Yazar: admin

Fingirdek

No Comments

Fingirdek

Sırtımı, girişdeki yüksek bölümün duvarına dayamış, salonun öbür ucundaki karım Suna’yı seyrediyordum. Kalabalık bir partiydi. En az elli kişi olmalıydı içerde. Yaklaşık iki saattir buradaydık ve bir saat önce kopmuştuk karımla. Ama gözlerimi onun üstünden bir dakika bile ayırmamıştım. Hiç yalnız kalmamıştı bu süre içinde. Hep birileri vardı yanında. Daha doğrusu, hep erkekler vardı çevresinde. Çoğu ya hiç tanımadığımız kimselerdi bunların. Ya da yalnızca göz aşinası olduklarımız.

Doğruyu söylemek gerekirse, alabildiğine ilginçti olup bitenler. Karıma sokulanların tamamının kafasında tek bir şeyin olduğunu görebiliyordum. Onu sikmek istiyorlardı. Pek de haksız sayılmazlardı hani. Dört senedir evliydik ve o anda beni de, onu bir an önce sikmek isteyecek kadar tahrik ediyordu. Çevresindeki öbür erkekleri ise neredeyse çıldırtmıştı.

Üstünde siyah jarse bir giysi vardı karımın. Üst kısmını, omuzlarından geçen incecik askılar tutuyordu. Bu nedenle de, kolları, omuzları ve ortasına kadar sırtı çıplaktı. Memelerinin arasını açıkta bırakan derin bir “v” yakası vardı giysinin. Kumaşı da o kadar inceydi ki, gözlerden gizlemeye çalıştığı o yusyuvarlak, kütür kütür memeler, tüm hatlarıyla belli oluyordu. Kumaş, karnınını ve kalçalarını sımsıkı sarmıştı. İncecik belinden sonra birden genişleyen kalçalarından gözünü alamıyordu insan. Her zaman olduğu gibi, yine içine hiç bir şey giymemişti. Bu nedenle de, özellikle arkadan bakıldığında, başdöndürücü bir manzara çıkıyordu ortaya. Jarse kumaş, hafifçe kalçalarının arasına giriyor, o başdöndürücü yuvarlakları iyice meydana çıkarıyordu. Eteği, dizlerinin bir karış üstünde bitiyordu. İnanılmaz güzellikteki upuzun bacaklarına baktıkça, içimdeki, onların biran önce belime dolanması isteği büyüyordu. Ayakkabılarını ona ben hediye getirmiştim İngiltere’den. Topukları alabildiğine yüksekti. Tıpkı bir terlik gibi geçiriliyorlardı ayağa. En vurucu yanları ise, üst kısımlarının, tümüyle şefaf ve renksiz bir plastikten yapılmış olmasıydı. Bu nedenle, sanki çıplak gibi duruyordu ayakları. Kısacası, inanılmaz sik kaldırıcıydı Suna o akşam.

Şu anda onunla konuşmakta olan adamı tanımıyordum. Otuz yaşlarında olmalıydı. Esmer, uzun boylu ve kıvırcık saçlıydı. Aslında pek yakışıklı olduğu söylenemezdi ama, garip bir çekiciliği olduğunu görebiliyordum. Bir süreden beri konuşuyordu karımla. Köşede, ayakta duruyorladı. İkisinin de ellerinde viski bardakları vardı. Epeyce içmişti o akşam Suna. Alkolün onun üstündeki etkisini çok iyi biliyordum. Daha da özgürleşiyor, daha rahat hareket ediyordu. Şimdi de öyleydi. Konuşurken zaman zaman adamın kolunu tuttuyor, müthiş baştan çıkarıcı bir havayla gülüyordu. Birbirlerine oldukça yakın duruyorlardı. Aralarında müthiş bir elektriklenme olduğu belliydi. Sikiş elektriklenmesi.

Her zaman olduğu gibi, bu sefer de müthiş tahrik olmuştum. Başkalarının karımı sikmek istemesi, bunun için uğraşmaları, beni inanılmaz bir biçimde tahrik ediyordu. Daha önceleri de, pek çok kez yaşamıştım bu duyguyu. Üstelik, bunun Suna’yı da tahrik ettiğini biliyordum. Parti bitip eve gittiğimizde, müthiş bir sikiş gecesi yaşayacaktık yine. Önceleri hep böyle olmuştu. Aramızda hiç konuşmamıştık gerçi ama, ikimiz de memnunduk bu durumdan. Başkalarının onu sikmek istediğini görerek kalkan sikim inmek bilmiyordu. Karım ise erkeklerin siklerini kaldıra kaldıra geçirdiği saatlerin kabarttığı duygularla, inanılmaz azgın bir kadın olup çıkıyordu.

Birden müthiş bir şey oldu. Suna bir adım daha sokuldu adama. Böylece, karınların birbirine değmeye başlamıştı. Bu, şimdiye kadar hiç tanık olmadığım bir şeydi. Bir taraftan da, bu temasın, ikisini de müthiş etkilediğini görebiliyordum. Karımın yanakları kızarmıştı. Adam ise kudurmuş gibiydi sanki. Boş elini götürüp, Suna’nın kolunu okşamaya başladı.

Telaşlı gözlerle çevreye bakıp, bu durumu başkalarının da görüp görmediğini kontrol ettim. Gözlerim, biraz uzaklarında durup onları seyretmekte olan başka bir adamı yakalayabildi yalnızca. Onu da tanımıyordum. Bu nedenle, aldırmama gerek yoktu. Tekrar karımla adama baktığım zaman, onların hareketlenmiş olduklarını farkettim. Adam Suna’yı elinden tutmuş, bir yere götürüyordu. Kendimi, yerimden kımıldamamaya zorlayarak izledim onları. Salonun dip tarafındaki bir kapıya yönelmişlerdi. Kalbim küt küt atmaya başladı. Tanrım, neler oluyordu?

Onlar kapıdan geçip gözden kaybolduktan ve ben de, durumun farkında olan başkaları olup olmadığına emin olabilmek için salonu gözlerimle taradıktan sonra, peşlerinden gittim. Kapı, uzunca bir koridora açılıyordu. Karım da, adam da görünürde yoktular. Sessiz olmaya gayret ederek, yürüdüm.

İlk odaların kapıları kapalıydı. Acaba nereye gitmişlerdi karımla adam? Yürümeye devam ettim. Sağda ve solda yine kapalı kapılar vardı. Biraz ilerde, koridorun sola döndüğünü görerek sokuldum. Burada lamba yanmıyordu ve ışık, az önce yürüdüğün koridodan geliyordu. Neredeyse karanlık denebilirdi yani. Yine kapalı kapılar çıktı karşıma. Neredeyse koridorun sonuna yaklaşmıştım ki, birden bir inleme duydum. Bir kadının inlemesiydi bu. Karımın inlemesiydi. Olduğum yerde kaldım. Sesin nereden geldiğini kestirmeye çalışıyordum ve heyecandan ölmek üzereydim. Bir şeyler olduğu belliydi artık. Ama ne oluyordu?

İkinci inleme sesi, birincisinden yüksekti. Böylece, yerini keşfedebildim. Koridorun en sonundan geliyordu. Ayaklarımın ucuna basarak sokuldum oraya doğru. Sağdaki kapı açıktı.

– “Immmhhhhh…” diye inlediğini duydum Suna’nın.

O odadan geliyordu ses. Kafamı yavaşça uzatıp içeri baktım ve bir anda donup kaldım. İnanılmaz bir manzara vardı gözlerimin önünde. En dip taraftaki küçük sehpanın üstünde yanan küçük lamba, odadaki tek ışık kaynağıydı gerçi ama, yine de, her şeyi en ince ayrıntısına kadar görebiliyordum. Gözüme ilk arpan, Suna’nın çıplak bacakları olmuştu. Bir deri koltukta oturuyordu karım. Tabii eğer buna oturmak denilebilirse. Adam onun hemen önünde, dizlerinin üstünde duruyordu. İki eliyle Suna’nın iki bacağını, dizlerinin arka taraflarından tutup havaya kaldırmış, sonra da göğsüne doğru bastırmıştı. Karımın ayakkabıları ayaklarından çıkmıştı bütün bunlar olurken. Parmaklarının zevkle bükülmüş olduğunu görebiliyordum. Ama tüm bunlardan daha müthişi, adamın ona yapmakta olduğuydu tabii. Pantolonunun önünü açarak sikini dışarı çıkarmış ve önünde bir tabak gibi açık duran ama sokmuştu. Şimdi de, kalçalarını ileri geri hareket ettirerek, sokup çıkarıyordu. Tanrım, karımı sikiyordu adam.

Sikim bir nabız gibi atıyordu. İnanılmaz biçimde tahrik olmuştum. Tanımadığım adamın biri, karımı gözlerimin önünde sikiyordu ve bu beni adeta uçurmuştu. Aklım almıyordu bunu.

– “Sik beni…” diye inledi birden Suna, “Ohhhh sik beni… Ohhhh sik beni… Ohhhhh… Ohhhhh…”

Bu sözlerin adamın üzerinde yarattığı etkiyi, onun kalçalarının daha da hızlanmasından anlıyordum. Bir piston gibi sokup çıkarıyordu sikini, karımın küçük *****. Ama asıl etkilenen ben olmuştum galiba. Belimin gelmek üzere olduğunun farkındaydım. Fermuarımı indirip, sikimi dışarı çıkardım.

– “Ohhhh çok güzel sikiyorsun…” diye devam etti karım, “Ohhh çok güzel sikiyorsun beni… Ohhh sikin çok güzel… Hadi sik n’olursun… Hadi sik beni… Sok sikini içime… Ohhh geçir… Ohhhhh…”

Şimdi daha da hızlı sikiyordu adam. Karımı koltuğun üzerinde adeta ikiye katlamış, sikini hırsla sokuyordu. Vücudu görüşümü kapattığı için, Suna’nın yüzünü göremiyordum bulunduğum yerden. Ama o çekici yüz hatlarının şimdi zevkle çarpılmış olduğuna emindim. Birden vücudu sarsılmaya başladı. Kalçaları sağa sola çalkalanıyordu. Tanrım belini getiriyordu.

– “Hadi fışkırt içime…” diye yalvardı sonra da adama, “Hadi tohumlarını fışkırt içime… En dibime fışkırt n’olursun… Ohhhh hadi… Ohhhh istiyorum n’olur… Ohhhh hadi… Fışkırt hadi…”

Bu sözler adamın üstünde bir tetik işlevi gördü sanki. Ağzından derin bir homurtu saldı önce. Sonra da, dibine kadar geçirdi karımın *****. Beli geliyordu. Bu da, Suna’nın bir kez daha getirmesine neden olmuştu yalnızca. Artık ikisi de inliyor, titriyor, sarsılıyorlardı. Daha fazla dayanmama olanak kalmamıştı. Benim de belim gelmeye başladı. Tohumlarım, havada kavisler çizerek, yerdeki halının üstüne yağıyordu. Gözlerim kararmıştı.

Aklımı yeniden başıma getiren odadaki hareketlenme oldu. Karım ve adam ayaklanmışlar, üstlerini başlarını düzeltiyorlardı. Elimden geliğince sessiz davranmaya çalışarak oradan uzaklaştım ve salona dönüp, farkedilmeden koridora açılan kapıyı rahatlıkla görebileceğim bir yerde mevzilendim. Önce adam döndü salona. Bir süre sonra da Suna göründü kapının önünde. Yüzünde, her sikilişinden sonra gelip yerleşen o yorgun ve mutlu ifade vardı. Bunu farketmek, sikimin yeniden kalkmasına neden oldu yalnızca. Sonra onun yeniden insanların arasına karıştığını gördüm.

Bir süre sonra, başka bir adam sokulmuştu karımın yanına. Bir süre öylece konuştular. Sonra adam onu tutup, köşedeki koltuklara götürdü. Karşılıklı oturduklarını gördüm. Bu seferki adam, epeyce olgundu. Saçları kırlaşmıştı. Herhalde ellisine yakın olmalıydı. Ve şimdi Suna’nın karşısında otururken, hayatından iyice memnun görünüyordu. Eh, bunun için ona hak vermek gerekirdi doğrusu. Karım öyle bir oturmuştu ki, neredeyse amı görünecekti.

Gerçi biraz şaşırmıştım tüm bu olup bitenlere ama, Suna’nın şu andaki davranışlarının nedenini de anlayabiliyordum. En başta, epeyce içkiliydi. Her zaman olduğu gibi, bu akşam da, alkol hem haraketlerinin daha da serbestleşmesine neden olmuştu, hem de biraz azdırmıştı onu. Üstelik, bildiğim kadarıyla, şimdiye kadar hiç olmamış bir şey de gerçekleşmişti bir akşam. Kaşla göz arasında sikilmişti karım. Bu benim için beklenmedik, yeni, çarpıcı ve müthiş tahrik edici bir gelişmeydi gerçi ama, Suna için de durum pek farklı olmamalıydı. Şimdiye kadar hep göstererek çevresindeki erkekleri tahrik etmekten kaynaklandığını çok iyi bildiğim azgınlığı ise sikildikten sonra büsbütün artmış görünüyordu. İşin burada kalmayacağına, gece bitmeden başka müthiş şeylere de tanık olacağıma adım gibi emindim nedense.

Yanılmadığımı, karımın otuduğu koltuktaki kıpır kıpır halinden de anlıyabiliyordum. Özellikle bacakları sürekli hareket halindeydiler. Kimi zaman bacak bacak üstüne atıyor, kimi zaman bundan vazgeçip, dizleri birbirinden aralık oturuyordu. Karşısındaki adamın mahvolduğunu görebiliyordum. Ben onlarda biraz uzakta olduğum için ayrıntılı göremiyordum ama, adamın zaman zaman da olsa, Suna’nın amını görebildiği kesindi. On dakika kadar öyle karşılıklı oturup konuştular. Sonra ayağa kalktıklarını gördüm. Bu sefer öne düşen karımdı ve adamı aynı koridora götürüyordu. Hemen peşlerine düştüm.

Bu sefer onları gözden kaybetmemiştim. Suna’nın hedefi, koridorun sonundaki odaydı yine. Az önce sikildiği odaya götürüyordu bu adamı da.

Sessizce yürüyüp açık kapının önüne sokuldum.

İçerde olacakları düşünmek bile sikimi yeniden kazık gibi yapmıştı.

Categories: Uncategorized

beyza

No Comments

beyza

Eşimle severek evlendim. Çok gençtim iyiyi kötüyü ayırt edemeyecek durumdaydım. Maalesef ki onla ilgili gerçekleri sonradan öğrendim. Evlendiğimizde herşey mükemmeldi. Ya da ben öle sanıyordum. E kesinlikle beni anlamıyor cinsel hayatımız hiç bir zaman iyi gitmedi ama ben bunu hiç sorun etmedim çünkü ben gerçek seks nedir bilmiyordum. Eşim sürekli işini görüp döner arkasını uyurdu ben bunu normal karşılar gider duşta yıkanır kendimi tatmin eder çıkardım. Bizim sevişmelerimiz hep öpüşmeyle ve oral seksle sınırlıydı ben ona oral yapar o beni okşardı. Çok nadirdir bana oral seks yaptığı. Işıklar kapalı olur birleşme süresi 5 dk yı geçmez bir kez boşalır bir daha ereksiyon olamazdı.

Söylediğim gibi ben bunu hep normal karşılardım. Çocukdan sonra soğuduk o da ben de koptuk şimdi cinsel olarak yakınlaşmayı saymıyorum hiç bir şekilde birbirimize dokunmuyoruz. Böyle evlilik mi olur demeyin oluyor. Ben çok mutsuzum idim neden bu hayatı yaşamak zorunda olduğumu bilmiyorum sanırım burdaki iyi yaşam beni tutuyor. Ama artık yıldım kadın olduğumu hissetmek istiyordum dum uzun süre hiç ilişkiye girmedik sürekli sanal sitelerde sanal yollarla sanal insanlarla tatmin olmaya çalıştım mastürbasyon yapmak çok zevkli evet ama bir erkeğin kokusu öpüşmenin tadı dokunmak okşanmak yalanmak bunların yerini hiç birley tutmaz. Dediğim gibi Çok defa sanal sevgilim oldu hiç birisiyle cesaret edip reelde görüşemedim Korkuyordum birinin bana dokunması sanki bütün büyüyü bozacakmış gibi hissettiriyodu Kocamı sevmiyordum ama aldatmayı da ona yakıştıramıyordum. Herkesin hayatta bir kırılma noktası vardır Benim de oldu ne yazık ki Canıma tak etti Cevremin beni beğenip eşimin yüzüme bile bakmayışı beni sürekli azarlaması yıldırdı beni. Tam çökmüş vaziyetteyken xxxx tanıştım. Evet çok yakışıklı biri ama beni çok beğeniyor her seferinde bunu hissettiriyodu.

Bu aradaxxxta sanal bir siteden tanıştığım birisi. Onu çok seviyorum. Ne yaptı ne etti Beni kandırmayı başardı öle bi plan kurdu ki asla yakalanmayacaksın hem sen seksi yaşayacaksın hem ben sana kavuşcam içine giricem dedi. Bu his tarifsiz bi mutluluktu. Kabul ettim ankaraya geldi bir ev kiralama konusunda anlaşmıştık. Ona giderken özenle hazırlandım asla parfüm kullanmadım sadece kokumu almasını istedim. Duş aldım hazırlandım .. Gittim yanına. Onu gördüğümde şok yaşadım resimlerinden çok farklıydıiri yarı boylu boylu en önemlisi iri penisliydi. Eşimin penisi onunkinin iki kat aşağı idi .Bunu sorun etmedim girer girmez yapıltı dudaklarıma çok güzelsin çok güzelsin diye diye resmen dudaklarımı . Sonra beni nazikçe soymaya başladı. Ama ben çok sabırsızdım 2 senenin acısını hemen çıkarmak istiyordum. Hemen bende elimi çabuk tutup onu çırılçıplak soydum. Yüzün çok güzel seni domaltmadan becereceğim hep dedi. Yataga geçtik öpüşmeye devam ettik. O kadar güzel öpüşüyordu ki ıslandım ben sırtüstü yattım o da üstüme geldi penisi dimdik olmuştu. Dayanamadım poposundan bastırdım vajinama doğru sürtünmeye başladım ama benden feci su akıyodu. Lütfen gir lütfen diye yalvardım. Beni kırmadı göğüs uçlarımı ağzına alıp içime girdi. 2 yılın ateşi sönecek miydi acaba diye merak ediyordum. Yaklaşık 1 saat beni aynı pozisyon da becerdi. Kendisi iki kez göbegime doğru boşaldı ben boşalamadım o kadar alışmışım ki parmaga ya aleti büyüktü

Bu xxx çok zoruna gitti sanırım yetemedim sana dedi. Oyle düşünmemesi için hemen agzıma aldım aletini iştahla emmeye başladım üzerinde benim sularımla onun zevk sularından oluşan bi karışım tadı vardı tadı inanılmazdı hepsini yaladım kafasını emdikçe saçlarımı okşuyor başımı bastırıyodu. Elimden geldiğince memnun etmeye çalıştım. Gözlerimi gözlerinden hiç ayırmadım bunu yaparken çünkü çok etkilemek istiyordum beni unutmamasını istiyordum zaten sevgi ilgi açlığım en yoğun safhadaydı bari O beni sevsin diyerek en fahişe halimi takındım.

Çok güzel emiyosun diyip beni domalttı.yüzünü göremezsem olmaz dedi ama anal da girmek istiyorum dedi telefondan ön kamerayı açtık yatağa dayadık o beni ordan izleyerek domaltıp anal girecekti ben Daha evvel hiç anal denemedim bunu biliyordu kalçalarımı ayırıp önden suyumdan alıp arkaya penisiyle sürdü ve bi anda yüklendi kafası girdi ama benim aklım çıktı çok acıyordu hiç sesimi çıkarmadım sadece becerilmeye odaklandım derken kökledi hepsini şimdi bile düşününce o anı yaşıyor gibi oldum çok acıyordu gidip geldikçe İnanılmaz tarifsiz bi zevk veriyordu yüzümü gördükçe daha çok daha çok hızlandı kocacım çok güzel beceriyosun dedikçe devam etti ama ben daha hiç boşalmamıştım elini aldım önüme koydum okşamasını istedim dediğimi yaptı klitorise orta parmagıyla baskı yapıp daireler çizdi saga sola sapa sola derken hayatımda ilk kez bir erkek tarafından orgazm edildim bu muhteşemdi efsaneydi resmen kaskatı kesildim yataga başımı gömdüm dizlerimi kırdım o an analda hala aleti olduğunu unuttum çok güzel bi histi. iri penisliydi ama işlevi çok iyiydi. Sonra kendime geldim becermeye devam etti göğüslerimden sımsıkı tuttu ve bi anda çıkıp içinden boşaldı belime doğru yine boşalmıştı beni yataga aldı seni boşaltamadım beni terketme lütfen dedi. Sen onu merak etme dedim onla öpüşürken kendimi alışık olduğum yöntemle yani mastürbasyonla boşalttım boşalırken sularım çok yükseğe fışkırır bu kez de aynı şey oldu göbeğine kadar geldi deli gibi güldü. Harikasın sen dedi.

Sanırım istediğimi almıştım hem kendimi becertmiş hem de beğendirmiştim. Yaklaşık 6 saat beraber olduk kucagında ayakta her türlü denedik 5 kere boşaldı ben 3 kere..degerdi sonuçta benim için gelmişti her şeyi göze alarak hemde. Bana vakit ayırdığınız için teşekkür ederim 🙂

Categories: Uncategorized

Boyacı,

No Comments

Boyacı,
35 yaşında,evli,bir çocuklu,esmer,balık etli ev hanımıyım.Eşim,bir şirkette satış ve pazarlama müdürü olup,sık sık uzun iş seyahatlarıne gider.Evlilik yaşantımız gayet iyidir.
Sonbahar’a girmeden dairemizi tamamen boyatmak istiyorduk,eşim bir arkadaşı vasıtasıyla boyacı ile anlaşmış o sabah geleceklerdi ama maalesef yine uzun bir iş seyahatine çıkması gerektiğinden,akşamından evden ayrıldı,gitmeden önce istersem kayınpederim gelsin yanında bulunsun dedi ama gerek yok dedim.

o sabah, erkenden,40 yaşlarında 1,90 boyunda,atletik yapılı,esmer,son derece yakışıklı biri adı hasan’mış ile çok genç olan yardımcısı adı ergun,boyacılar, geldiler.
Banyo da tulumlarını giydikten sonra,salondan,eşyaları ortaya toplayarak işe başladılar,bende bir başka odada oturup televizyon seyretmeye başladım.
öğlen olunca mola verdiler ve bende onlara pide söylemiştim,yediler.temiz çalışıyorlardi.
Ertesi sabah sadece hasan geldi,ergun bir başka boya işi aldıklarından,gelmeyecekmiş,Öğlen mola da, mutfak ta yemek koyduğumu ve beraber yiyebiliriz dedim,yemek te, aldığı boya işlerini anlatırken,bir ara yemek koymak için kalkmıştım,
yanında getirdiği kola dan bir bardak koymuş, bana verdi,içtim,yemekten bir müddet sonra,oturma odasında,içim yanmaya ve bir hoş olmaya başladı,kendimi frenlemeye çalışıyordum ama yine de,geçen her dakika, canım,aşırı seks yapmak istiyordu,Ne yapacağımı şaşırmıştım,hiç böyle bir şey yaşamamıştım,elim memelerimi okşuyor ve vajinamı elliyordu,
Bir anda Kapıda Hasan belirdi ve hiç bir şey söylemeden,nazikçe bana sarılarak,kucağına aldı,dudaklarımdan öperek yatağa yatırdı,donup kalmış,karşı koyamıyordum,kendimi ona bırakmıştım,bluzumu ve eşofmanımı çıkardı,kendi de soyundu,kaslı vücudu ve kilodunu çıkardığında dev organı dimdik, muhteşemdi.sütyenimi ve sonra,kilodumu çıkarırken dizimi kırarak yardımcı oldum.Aman allahım,neler yapıyordum, şaşkınlıktan ne yaptığımı bilmiyordum,eşimden başka asla bir başkası ile beraber olmadım ve olamazdım da,Eşimin yarağından başkası olmazdı, fakat tanımadığım elin adamı, rahatça,evimde beni sikecekti ki bu anda bende çok istiyordum.
Üzerime çıktı,güçlü kolları ile sarılarak öpmeye başladı,herşeyi unutup,bu anı yaşamak,tadını çıkarmak istiyordum, eşim,onun yarağı,evlilik gibi herşeyi bir yana bırkmıştım.
Karşılık veriyor ve altında kıvranıyordum.vücudumun her tarafını elliyor,sıkıyor,okşuyordu,çok zevk alıyordum,sevişirken,beni harika bulduğunu,vücudumun mükemmel olduğunu ve çok hoşlandığını söylüyordu,bu da çok hoşuma gidiyordu, memelerimi emmesi ve uçları ile oynaması beni kendimden geçirmişti,Çok güzel sevişiyordu ve üstümde beni de yönlendiriyordu,
Dev yarağını ağzıma verdi,eşim ile hiç oral yapmamıştım,bilmiyordum,anlattı, sokup çıkarmaya ve yalamaya başladım,taşaklarını da sıkıyor,okşuyordum,çok zevkli idi,aniden,kafamı bastırarak,ağzıma boşalmaya başladı ve hepsini yutmak zorunda kaldım,içim bulandı,fakat o durmuyordu, yarağı hala dimdik idi ve üzerimde dönerek, 69 yapmaya başladı,ben,taşaklarını ve yarağını emerken,o da bacaklarımı sıkıp,okşuyor ve de kadınlık organımı yalayıp,emiyordu,bir parmağı da arka deliğime,sokup çıkarıyordu,çok tahrik olmuştum.
Zevkten çıldırmak üzereydim.içime girmesi için istemeye ve zorlamaya başlamıştım,doğruldu, ve bacaklarımı aralayarak,yarağını sürtmeye başladı,girmesi için yalvarıyordum,
Çok geçmeden, sertçe, çığlıklarımla,yarağını içime soktu,çok canım yanmıştı,içimde gidip gelmesi acımı azaltıp,zevk almaya başlamıştım,altında, bende onun gidip gelmelerine karşılık veriyordum, birden aklıma geldi, tedbirim yoktu, ne olur içime boşalma dedim peki canım dedi ama ben o içimde iken, sarsılarak boşalmaya başladım,rahatlayınca, o da içimden çıktı ve üzerime boşalmaya başladı spermleri vücuduma yayıldı.çok yorulmuştum ama müthiş zevk almıştım,yanıma uzandı ve dudaklarımdan uzun uzun öptü.
Birbirimize sarılarak bir müddet uyumuşuz.daha sonra beraber banyo yaptık,o işine döndü,ben yanlız kalıp kendime geldiğnde,utancımdan ne yapacağımı bilmiyordum ama bir yandan aldatma duygusu diğer yandan da da değişik bir ilişki yaşamak, başka bir yarak yemek,kaçamak,heyecanı yaşamak,istemek ve almak,harika bir duyguydu.Yine de çok hoşuma gitmişti.
Boya işleri bitene kadar,hergün,kolama ilaç katmadan,seviştik sikiştik,bir de anal yaptık, canım yandı ama çok hoşuma da gitmişti. boya işi bittikten sonra hiç görüşmedik, fakat bir yanım hep onu aradı,bekledi.

Categories: Uncategorized

Ahlaksız Teklif

No Comments

Ahlaksız Teklif

Zor günlerden geçiyorduk. Kocamı işten çıkarmışlar, kaç aydır ikimiz de iş aramamıza rağmen bulamıyorduk. Evlenirken ben karımı çalıştırmam diye çalıştığım fabrikadaki işi bıraktıran kocam, şimdi aradan bir yıl geçtikten sonra beni de iş aramam için zorlamaya başlamıştı.

Fakat nafile… İkimiz de bir türlü iş bulamıyorduk. Bulduğumuz işleri de kocam beğenmiyor, parası az, çalışma saati uzun, bir sebep çıkıyor, işsizliğe, parasızlığa talim ediyorduk.

İşte o bıçak kemiğe dayandığı günlerde tesadüfen gazetenin küçük ilanlarına bakarken bir ilan gözüme çarptı. Şehir dışındaki bahçeli bir villa için yatılı kalacak, bahçeyle evin bakımıyla uğraşacak karı koca arıyorlardı.

Bir umutla telefon numarasını çevirdim. Telefona çıkan tok sesli bir erkek, birkaç soru sorduktan sonra görüşmek için gelmemizi istedi, yeri tarif etti. Akşam kocam yorgun argın, iş bulamamış, moralsiz gelince haberi verdim.

-“Kendi başına iş çeviriyorsun” diye kızdı bana… “Ne ben anlarım bahçıvanlıktan, ne de sen…”

Bağırdı çağırdı. Artık işsizlik, parasızlık, ödenemeyen ev kirası, düğün, eşya borçları yüzünden birbirimize sarmaya, kavgalara başlamıştık. Cicim ayları bitmiş, gerçek hayatla yüz yüze kalmıştık. Seks yapmayı bile unutmuştuk. Sürekli tartışıyor, birbirimize giriyorduk. Bir gün barışıyor, bir hafta küs geziyorduk.

-“Saçmalama…” diye bağırdım. Benim de canıma yetmişti artık… “Durumumuzu görüyorsun. Bıçak kemiğe dayandı. Adam senden sertifika mı isteyecek? Üç beş ağaca, çimene bakamayacak mısın? Kalacak yer var, kira vermekten kurtuluruz. Yiyecek derdimiz olmayacak, pişen yemekten biz de sebepleniriz. Hem sigortalı bir işimiz olacak, hem paramız cebimizde kalacak. Aptal herif, geri zekalı, düşünsene…”

İlk defa bu kadar hakarete varmıştı tartışmalarımız… Sustu. Kapıyı çarpıp çıktı. Ben de sinirle gidip ağlaya ağlaya yatağa yattım. Ne ümitlerle evlenmiştim. İlk zamanlar kıyasıya seviştiğimiz bu gelin yatağında şimdi gözyaşı döküyordum.

İki saat sonra geldi, soyunup yatağa uzandı. Özür diledi, haklı olduğumu itiraf etti. Ertesi gün gidip konuşmaya karar verdik. Öfkem geçmemişti yine de… Sırnaşmalarına cevap vermedim. Sırtımı dönüp uyudum inadına… Aslında benim de canım çok sevişmek istiyordu… Ama vermedim salağa, çok kızmıştım.

Ertesi gün gitti, konuştu. Villanın bahçesinde küçük bir evde kalacaktık. Bahçedeki süs ağaçlarının, arkadaki geniş arazideki çeşitli meyve ağaçlarının, iki üç hayvanın, bekçi köpeğinin bakımıyla uğraşacaktık, ben de ona yardım edecektim. Evin eşyalarını sığdığı kadar yerleştirecektik, kalanı da oradaki bir depoya kaldıracaktık. Kocam hemen işe başladı.

Bir hafta sonra da beni götürdü. Bizim külüstür hayli uzun bir yolculuğun sonunda, yemyeşil bir tepenin yamacına yapılmış villanın bahçe kapısından girdiğinde gözlerim açıldı. Her yer yemyeşildi. İki katlı harika mimarisi olan villanın önünde tarhlar, çimler, arkasında bir yüzme havuzu, daha arkada bizim kalacağımız bir müştemilat…

Kocamla daha önce gelen eşyalarımızı eve yerleştirdik, temizliğini falan yaptım. Ertesi gün akşam üzeri Kemal bey kocaman cipiyle geldi. Kocamla karşıladık. Elimizi sıkıp benimle tanıştı.

Herif hem zengin, hem yakışıklıydı. Orta yaşlıydı, fakat hiç yaşını göstermiyordu. İki erkek konuştular. Kemal beyin gözleriyle karşılaşıyordum her başımı kaldırdığımda… Bir şey vardı bu gözlerde beni etkileyen… Sert bir tavırla konuşurken bile erotik çağrışımlar alıyordum adamdan… İçimde bir hoşluk uyandırıyordu.

Sonunda karar verdim ki, güç ve para bir erkeği böyle karizmatik yapıyor, kadını etkileyebiliyordu. İspatı karşımdaydı. Kudretli Kemal bey ve karşısında ezilip büzülen benim sümsük kocam… Ben bunları aklımdan geçirirken Kemal bey bana seslendi,

-“Bakın Gül hanım..” dedi. “Yemek yapabilir misiniz?”

-“Elbette Kemal bey” dedi kocam benim yerime, böbürlenerek… “Harika yemek yapar. Annesinden el almış, aşçılara taş çıkartır karım…” Yılışık tavırlarından ben utandım.

-“Öyleyse, aşçı aramayalım başka…” Beni baştan aşağıya süzdü, “Benim ara sıra misafirlerim olur. Gül bahçe işleri yerine, içeride evin işleriyle, yemekle, sofrayla meşgul olursa daha iyi olur. Ona ayrıca aşçı maaşı verelim, ne dersiniz?”

Ne diyelim, sevinçten havaya uçmamak için kendimi zor tuttum. Böylece işe başladım.

Sabahları beyin kahvaltısını hazırlıyordum, akşam da yemeğini… Sabah fabrikasına gittikten sonra bütün ev bana kalıyor, rahat rahat temizliğini, bakımını yapıyordum. Koca bir kiler her türlü yiyecekle doluydu. İhtiyaçların listesini yapıyordum, görevlendirdiği bir adam arabaya yüklenip getiriyordu her şeyi… Kocamla mutfakta yemeğimizi yedikten sonra kendi işimizi yapıyorduk. O bahçeye, ben evin içine… Şalvarımı çekip işe girişiyordum.

Sıkıntılarımız geçmişti bir parça… Hayatımız iyi kötü düzene girmiş, bol ve bedava yemekle beline kuvvet gelen, rahatlayan kocamla eskisi gibi sevişir olmuştuk.

Bir sabah Kemal bey kocaman yemek masasında tek başına kahvaltısını yaparken, ben çayını koyuyordum. Yine gözleri üstümdeydi. Gözümün ucuyla üstüme baktım, falsolu bir durumum yoktu. Başımda yemeni, ayağımda şalvar, terlik…

-“Gül, bu akşam misafirlerim gelecek…” dedi. “Beş kişilik yemek hazırlayabilir misin?”

-“Tabi efendim…” dedim. “Ne yemek isterseniz söyleyin, ona göre hazırlık yapayım…”

-“Sen yaparsın bir şeyler işte… Birkaç meze, et yemeği, kebap falan… İçki içilecek… Rakı, viski, bayan da olacak, kırmızı şarap… Bir de..” Baktım, gözleri tepeden tırnağa beni süzüyor, “Bu tarz giyinmeni istemiyorum Gül… Hem sana yakışmıyor, güzelliğini örtüp kapatıyor, hem de misafirlerime karşı iyi giyinmeni istiyorum, tamam mı? Adamlarla iş anlaşması yapmak üzereyim, hata istemiyorum…”

-“Tamam efendim, ama ne giyeyim istersiniz?”

-“Ben ayarlarım, sen merak etme canım…” dedi.

Öğleden sonra ben yemeklerle uğraşırken şoförü geldi. Kasayla içki, yiyecek malzemesi, bir de benim giymem için patronun gönderdiği bir elbise kılıfı içindeki giysimi bıraktı gitti. Yemekleri, sofrayı hazırladım. Kemal beyin geliş saatine yakın aceleyle duş alıp makyajımı yaptım, elbise kılıfını açtım.

Siyah, parlak kumaştan bir elbise… Beyaz fırfırlı bir önlük… Minik paketlerin içinde iç çamaşırı, çorap, jartiyer… Hepsi kaliteli şeyler… Gözlerim açıldı, elimdekilere bakakaldım. Kocam geldi o sırada, elimdekileri gördü,

-“Ne bunlar Gül?” dedi.

Gösterdim. İç çamaşırı dediğim şey minicik bir siyah, şeffaf tanga külot… Şeffaf bir sütyen… Siyah jartiyer takımı, siyah ince jartiyer çorapları…

-“Kemal bey göndermiş, giymem için…” dedim. “Akşam yemek var, misafirleri gelecek… Sabah söyledi, şalvar giymemi istemiyormuş. Bunları giymemi istiyor herhalde… Ne dersin, giyeyim mi?”

-“Deli misin kadın? Soruyor musun bir de? Giyeceksin tabi… Madem patron böyle istemiş…” Sinirlendim,

-“Tamam da, patronun bakışlarını beğenmiyorum bak söyleyeyim sana… Hem giysi tamam da, bu minicik külotlar, jartiyerler nesi? Adam sanki hizmetçi istemiyor da, beni sikmeye karar vermiş, fantezi istiyor…”

Yanıma geldi kocam, elini şalvarımın lastiğine götürüp bir hamlede aşağı indirdi. Altımdaki pamuklu büyükanne küloduyla kaldım bir anda… Külodun lastiğini tutup çekiştirirken,

-“Aptal aptal konuşma… Demek ki adamın hatırlı misafiri gelenler… Her şeyin eksiksiz, kusursuz, tam tekmil olmasını istiyor. Baksana sofranın içkisini, senin iç çamaşırını bile düşünmüş adamcağız…

Tamam karıcım, ben de farkındayım, sana bakışları değişik biraz… İlk gördüğü günden beri hayran hayran bakıyor sana… Gençsin, güzelsin… Sen yokken eve gelmeyen adam şimdi her gece evden çıkmıyor. Farkındayım. Ama ne yapalım aşkım, böyle işi bir daha hayatta bulamayız. İdare ediver işte…”

-“Ben seni uyardım. Günah benden gitti öyleyse…” dedim. Güldü,

-“Tamam, günahı benim karıcım… Varsın patron güzel karımın orasına burasına bakıversin. Güzele bakmak sevapmış. Hem yanında ben varım hep… Benim yanımda sikecek değil ya adam seni…”

O konuşurken üstümde kalan giysilerimi de çıkarıp çırılçıplak kaldım. Kocam çıplak bedenime sarıldı şöyle bir, hemen ittim,

-“Bırak giyineyim boynuzlu herif… Abuk subuk konuşuyorsun… Yok patron karısına baksınmış, yok siksinmiş… Bırak, vakit kalmadı, şimdi gelirler…” diyerek aceleyle giyindim.

Az sonra boy aynasında, filmlerden fırlamış gibi bir afet vardı karşımda… Kemal bey bedenimi iyi incelemiş herhalde, aldığı giysi tam tamına oturmuştu üzerime… Yuvarlak hatlı bedenimi sımsıkı sarmıştı. Elbisenin mini eteği kalçalarımın beş parmak altında bitiyor, yüksek topuklu ayakkabılarımın üzerinde her kıpırdandığımda jartiyer çorabımın dantelleri görünüyordu.

İri göğüslerim, elbisenin önündeki düğmeleri kopartacak gibi geriyordu üst kısmını… Memelerimi içinde top gibi sıkıştırıp üst kısmını açıkta bırakan yarım sütyenin siyah dantelleri geniş yaka dekoltesinden göz kırpıyordu.

-“Gördün mü boynuzlu kocam? Patron karını böyle görmek istiyor işte… Razı mısın buna sen?”

Kocamın gözleri parlamıştı beni böyle görünce… Ben elim belimde aynadaki görüntümü incelerken arkamdan yaklaşıp iki eliyle memelerimi avuçladı elbisenin üstünden…

-“Off… Harika oldun Gül…” dedi inleyerek… Pantolonun önünü bacağıma sürtüyordu kabarıklığı hissettirmeye çalışarak… “Hani adam da zevk sahibiymiş… Şu güzelliğe bak… Patronu siktir et şimdi… Seni sikmek istiyorum şuracıkta…”

-“Saçmalama…” diyerek kurtulmaya çalıştım etek altıma dalıp külodumu arayan ellerinden… “Geceye sakla iştahını… Buralardan da ayrılma bu akşam… Hem serviste bana yardım et, hem beni kolla… Bu seksi kıyafetle birileri senden önce kapıp sikmesin bu gece karını…” Uzanıp dudağını öptüm, elimle pantolonun önünü avuçlayıp,

”Hem biliyor musun? Bu kıyafetle ben de kendimi çok seksi hissettim. Benim de canım çekti şu anda ne yalan söyleyeyim… Ama yapamayız. Hadi geceyi bekleyelim kocacım…”

Patron ve misafirleri akşam üzeri geldiler. Yemek saatiydi zaten masayı kurmuş, hazırlamıştım. Mutfakta kocam yardım ediyor, ben gidip geliyor, servis yapıyordum. Tahmin ettiğim gibi Kemal beyin gözü sürekli üstümdeydi. Keza diğer misafirlerin de… İki erkek, iki kadın vardı yabancı… Onların bakışları altında falso vermemek için gayret ede ede kazasız sürdürdüm servis işini…

Millet müziği açmış, fasıllar, oyun havaları eşliğinde içkiler su gibi akarken eğleniyorlardı. Anlaşılan kadınlar eşleri değildi. İyi içiyorlar, eğlenmesini biliyorlardı. Meyve tabaklarını götürdüğümde adamın biri yanındaki sarışını kucağına oturtmuş, çılgın gibi öpüşüyorlardı. Külot yoktu kadının altında…

Diğer adam esmer güzeli dansa kaldırmış, slow dans müziği eşliğinde ayakta güya dans ediyorlardı. Adam kadını sımsıkı kendine yapıştırmış, ahtapot gibi elleri kadının her yerinde, kalçalarında, eteğinin altında dolaşıyordu.

Bakmamaya çalışıyordum ama görmemek ne mümkün… Sanki porno filmi izler gibiydim… Kışkırtıcı bir görüntüydü doğrusu… Zaten giymeye alışık olmadığım tanga külodun incecik ağı am dudaklarımın arasına girmiş, klitorisime sürtünüp duruyor, huylandırıyordu beni… Bir de üstüne bunların azgınca sevişmeleri…

Mutfağa giderken koridorda elimi eteğin altına atıp külodumun ağını düzeltmek zorunda kaldım. Parmaklarım ıslanmıştı suyumdan…

Kemal beye baktım, nasıl karşılıyor diye… Göz kırptı bana, sonra başını diğerlerine çevirdi. Elinde içki kadehi, gülerek onlara bakıyordu. Meyve tabağını önüne koyarken aniden elimi tutuverdi. Bir an boş bulundum, elimi tutan güçlü el içimi bir hoş etmişti, inledim.

-“İşi aldım. Teşekkür ederim Gül… Her şey için… Bu kusursuz yemek için…” Gözlerini memelerimden aşağıya, mini eteğimden bacaklarıma kadar bedenimde gezdirdi. “Beni kırmayıp bu giysiyi giydiğin için de… Sana çok yakışmış. Çok güzel olmuşsun…” Elini belimde, kalçamda, çorabın üstünden bacaklarımda dolaştırıverdi okşayarak… Kendimi geri çektim biraz,

-“Ben teşekkür ederim Kemal bey…” diye kekeleyebildim. Yüzüm kızarmıştı. “Görevim… Siz ne derseniz o olur…” Elimi bıraktı,

-“Ben ne dersem o olur demek…” diyerek yüzüme baktı. Sonra da diğerlerine… Bizimkiler işi iyice azıtmışlar, neredeyse grup sekse dalmak üzerelerdi. Ellerini çırptı,

-“Arkadaşlar…” diyerek seslendi. “Hadi toplanın, otelde odalarınız ayrıldı. Orada devam ederiz…”

Bir vaveyla, bir gürültüyle toparlandılar, arabalara dolup otele doğru yola çıktılar. Yalnız kalmıştım. Yüzüm yanıyordu az önce yaşadığım olay nedeniyle… Sofrayı toplamaya başladım. Mutfağa gittiğimde kocam mutfak masasında kendine kurduğu çilingir sofrasına çökmüştü çoktan… Bir ufak şişe rakının sonuna gelmiş, kafayı bulmuştu bile…

-“Gittiler mi sonunda?” dedi, alkolden dili dolanıyordu.

-“Gittiler… Sen de bedava içkiyi buldun diye dibini çıkarma, fazla içme istersen… Kemal bey geri gelir biraz sonra… Seni sarhoş görmesin…”

-“Kemal bey kim ulan? Kimse benim içkime karışamaz… Gel buraya karı…” diyerek belime sarılmaya çalıştı. Elini yine eteğimin altına götürüyordu. Eline sertçe vurdum.

-“Bırak beni… Zom olmuşsun zaten… Şurda domalıp hadi sik desem bile sikemezsin bu sarhoş kafayla… Üstümde sızıp kalırsın, bilmem mi ben malımı?”

Baktım, ileri geri konuşup duruyor, ayakta duracak hali yok. Bir an önce götürüp gözden kaybetmem lazımdı sarhoşu… Kaldırıp kolunu omzuma aldım, destek olup yalpalaya yalpalaya bahçenin diğer ucundaki evimize götürdüm… Eve soktum, üstündekilerle yatağa yatırdım. Daha başını yastığa koymadan horlamaya başladı. Omuzundan tutup sarstım,

-“Kocacım… Hani beni sikecektin bu gece?” diye alay ettim. “Kalk sik beni, yoksa Kemal beye siktiririm kendimi… Duyuyor musun? Bu gece karın çok azdı senin… Kendini siktirecek erkek arıyor… Kemal bey de beni sikmek için fırsat kollayıp duruyor zaten… Hadi kalk… Kalk da becer beni… Bak amcığım nasıl sulandı…”

-“Ha? Ne? Bırak beni…” diye bir şeyler saçmaladı, arkasını döndü. Tükürmemek için kendimi zor tuttum. Bu kadar iradesiz, beceriksiz adama çatmıştım evlenmek için…

Villaya dönüp yarım kalan işlerimi tamamlamaya başladım. İşim bittiğinde gecenin ikisi olmuştu. Kemal bey gelir mi, bir şey ister mi acaba diye tereddüt ettim. Sonra salondaki koltuğa oturup beklemeye karar verdim. Orada içim geçmiş yorgunluktan, uyuyakalmışım. Ne kadar zaman geçti bilmiyorum, bir çıtırtıyla irkildim uykumda, gözlerimi açtım.

Kemal bey koltuğun önündeki pufa oturmuş, beni seyrediyordu. Kendimi toplamaya çalıştım. Oturduğum yerde uyuklarken elbisemin minicik eteği kasıklarıma kadar açılmıştı iyice, jartiyerlerim, çoraplarım, tanga külodum, her şeyimle gözlerinin önündeydim adamın…

Eteğimi çekiştirip düzeltmek isterken, uzanıp elimi tuttu. İstekle boğuklaşan, iyice kalınlaşan sesiyle,

-“Uyandırdım mı seni Gül?” dedi. “Kusura bakma, böyle röntgenci gibi izledim seni, ama öyle tatlı uyuyordun ki…”

Gözlerini uyurken iki düğmesi açılmış memelerime, sonra da aşağıya, düzeltmeye çalıştığım halde, koltukta oturur vaziyetteyken kasıklarımı ancak kapatabilen mini eteğime, çoraplı bacaklarıma baktı. Elimi tutan eli bacaklarıma, çıplak tenime değiyordu.

“Ve öyle güzelsin ki…” diye ekledi.

Fırlayıp kalktım oturduğum koltuktan… Elbisenin üstteki düğmelerini zorlukla iliklemeye, üstüme başıma çeki düzen vermeye çalışırken,

-“Kusura bakmayın Kemal bey, sizi beklerken uyuya kalmışım…” dedim. Oturduğu puftan yukarıya, bana bakıyordu hala… Elimi tutmaya çalıştı tekrar, geriye çektim refleksle…

-“Lütfen…” diyebildim.

Koca villada, dağın başında ikimiz yalnızdık. Kocam olacak herif cehennemin dibi kadar uzakta, yatağında horlayıp duruyordu. Top patlasa duymazdı. Değil evde, yakınlarda, kilometreler boyunca çevremizde bile bu adamla namusum arasına girebilecek, ona engel olabilecek hiçbir şey, hiçbir allah kulu yoktu.

Aklıma gelen başıma gelmişti işte… Sikecekti bu adam beni… Zorla da olsa, gönül rızasıyla da olsa sikecekti…

Geri geri gittim ürkek ceylan gibi, o da kalkıp üstüme geldi yavaş yavaş… Sonunda sırtım duvara yaslandı. Kaçacak yerim kalmamıştı. İki elini başımın yanlarından duvara yasladı. Kollarının arasına hapsetti beni… Burun buruna duruyorduk şimdi…

Heyecandan, korkudan açılıp kapanan burun deliklerim, erkeğin nefesindeki viski kokusunu aldı. İçmişti ama kocam gibi değil, adam gibi içmişti. Erkek gibi, arslan gibi… Ve o erkek arslan şimdi beni istiyordu… Sikmek istiyordu beni…

-“Kaçacak yerin kalmadı Gül hanım…” dedi. Bedenini bedenime yasladı. Sertliğini kasıklarımda duydum. “Bağırmak ister misin? Hadi… Bağır…” Bağırmak yerine yalvarmayı denedim,

-“Lütfen… Kemal bey… Acıyın bana… Evli bir kadınım ben… Yapamam… Namusumu kirletirseniz… Kocamın yüzüne nasıl bakarım? Lütfen…”

Yüzünü yaklaştırdı, boynumdan kokumu içine çekerek derin bir nefes aldı. Daha tam anlamıyla dokunmamıştı bile, benim dizlerim çözülmek üzereydi. Korku, heyecan, bastırmaya çalıştığım arzularım, çarpıp duran kalbim, istekle yanan kasıklarım, beynimdeki namuslu ev kadınıyla bacaklarımın arasındaki orospunun çarpışması…

-“Seni istiyorum Gül…” diye hırladı Kemal bey…

İşaret parmağını boynumda, gerdanımda, sütyenin sıkıştırıp fırlattığı iri memelerimin üst kısımlarında dolaştırdı yavaşça, ürperdim. “Seni ilk gördüğüm andan beri istiyorum. Seninle sevişmek istiyorum. Hem de deliler gibi… Seninle başım belada benim… Bu… Bu güzelliğin öldürüyor beni…

“Bir bakıyorum bir l****a var karşımda, masum, saf güzel… Koruma duygusu uyandırıyorsun. Kucağıma alıp bebek gibi sevmek, öpmek, okşamak istiyorum.”

“Bir bakıyorum ateşli, tazecik bir kaltak, bir fahişe gibi ateşli, istekli bir kadın… Altıma alıp becermek, vahşiler gibi sikmek istiyorum seni o zaman… Beni delirttin sen… Seninle sevişmem lazım Gül… Seni sikmem lazım…”

Kan beynime hücum etmiş, kulaklarım uğulduyordu. Neler söylüyordu bu adam… Şimdiye kadar hiçbir erkekten, kocamdan bile işitmediğim ayıp sözler, yanı sıra iltifatlar duyuyordum. Dizlerim titriyordu. Yükek topuklu ayakkabıların içinde zaten zor duruyordum, bir de çektiğim heyecan, korku… Son çırpınışlarımı, son itirazlarımı yapmaya çalıştım,

-“Lütfen Kemal bey… Kocam… Namusum…” diyebildim.

-“Başlatma şimdi o hımbıl kocandan… Adam gibi sikemiyor bile seni, öyle değil mi? Yalan söyleme bana… O sizin evde kayıt yapan kaç tane gizli kamera var biliyor musun?

Hırsız kahyalar yüzünden BBG evi yaptım orayı ben… İzliyorum sizi… Geldiğinizden beri… Her yerini ezberledim vücudunun… Belindeki gamzeleri, bacaklarının uzunluğunu, incecik belini… Banyoda ağda yapışını… Küvetin içinde, duşun altında kocanla nasıl birlikte olduğunu… Yatakta uyumanı, kocanla sevişmeni… En sevdiğin pozisyon kocanın üstüne çıkmak, biliyorum… Nasıl inlediğini, orgazm olurken nasıl bağırdığını biliyorum…”

“Ohh… Gül… Gül… Hastayım sana… Sapığın yaptın beni… İşteyken bile laptopu açıp seni izliyorum. Bir saat önce de jipin içinde laptoptan izledim sizi… Kocanı yatırdın yatağa… Sarhoşu… Ona neler söylediğini duydum Gül…”

-“Nasıl yani? Hepsini mi?” Kulaklarım, yanaklarım yanıyordu utançtan…

-“Evet, hepsini… Azdığını söyledin kocana… Kemal beye siktiricem kendimi dedin… Ohh, gerçekten istiyor musun beni Gülüm? Sikişmek istiyor musun benimle?”

-“Yapamam… Öyle dememe bakma… Yapamam…” diye inledim çaresizce…

Hışımla bıraktı beni… Yandaki çalışma odasına gitti. Çaresizce, titreyen dizlerimle yanımdaki koltuğa çöktüm. Kaçacak halim bile yoktu. Hoş, kaçmak istiyor muydum, ondan da emin değildim ya…

Kemal gittiği gibi hızla geri geldiğinde elinde iki üç deste yüzlük, ikiyüzlük banknot para vardı.

-“Sıkışık olduğunuzu biliyorum, siz konuşurken duydum. Borcunuz olduğunu da… Al bunları… Sıkıntılarınızdan, dertlerinizden kurtulursunuz… Rahatlarsınız…”

Kulaklarıma inanamadım, anlayamadım önce… Adam benimle sevişmek için bana para teklif ediyordu. Sonra da olayı idrak edince elimin tersiyle elindeki para destelerine vururken aynı anda ayağa kalktım. Bağırıyordum bir yandan da,

-“Ne zannettin sen beni? Orospu mu? Parayla sikişen, akşam yemeğe gelip arkadaşlarınla grup seks yapan fahişelerden biri mi zannettin ha?”

Bu tepkiyi hiç beklemeyen Kemal şaşırıp kalmış, bana bakıyordu. Elinden fırlayan para desteleri dağılmış, havada dalgalanarak yere iniyorlar, sanki tepemizden para yağmuru yağıyordu. Gözlerimden yaşlar akıyordu.

Hiç beklemiyordum bu ahlaksız teklifi… O hayran olduğum, saygı duyduğum, ıslak rüyalarıma giren, biraz daha ısrar etse, duyduğum bütün seks açlığıyla kucağına atlayacak olduğum adam, beni ucuz bir orospu yerine koymuştu.

Doğrusunu söylemek gerekirse pek de ucuz bir orospu sayılmazdım o anda… Etrafımızda, aramızda uçuşan, yerdeki uzun tüylü halının üzerine öbekler halinde konan yüzlüklere bakılırsa hiç ucuz sayılmazdım. Nitekim o da bunu söyledi,

-“Seni orospu yerine koysaydım, bu kadar paraya gerek kalmazdı Gül…” dedi, öfkesini tutmaya çalıştığı belli olan sesiyle…

-“Öyle mii?” dedim alayla… “Sen ne kadar düşünmüştün peki Kemal bey? Neymiş benim fiyatım? Ne kadarmış etimin değeri?Söylesene… Beni becermek için kaç lirayı gözden çıkardın? ”

Cevap vermeden ateş saçan gözlerle bakıyordu bana… Sonra bir hamlede kollarını açıp sarıverdi beni… Sımsıkı sarıldı, kollarının arasına hapsetti. Kurtulmak istedim, çırpındım ama yararı olmadı. Mengene gibi kollarıyla sarılmış, bırakmıyor, göğsünde sıkıyordu. Canım yanmaya başlamıştı.

-“Bırak… Bırak beni…” diye bağırdım.

-“Merak etme, bırakıcam. Ama istediğimi aldıktan sonra…” Yüzünü boynuma gömmüş, öpüyor, dudaklarını kulaklarımda, yanaklarımda, dudaklarımda dolaştırıyordu.

“Benim olacaksın bu gece… Asla bırakmam seni… Neye mal olursa olsun… Parayı, senin orospu olduğunu düşünmemiştim hiç… Sana gücümü verecektim. Erkekliğimi… Gücümle sahip olacaktım sana… Madem öyle, bunu sen istedin…”

Dudaklarını dudaklarıma bastıra bastıra öpmeye çalışıyor, ben başımı sağa sola sallayıp kaçırınca, pençelerini uzun sarı saçlarıma geçirip beni hareketsiz bırakıyor, öpmeye devam ediyordu. Canım yanıyordu. Hem de çok… Yine de direnmeye çalışıyordum.

Bir ara kurtulmak isterken elimi savurduğumda parmağımdaki yüzük dudağına geldi o beni zorla öpmeye çalışırken, canı yandı, başını geriye çekti. Beni bırakmadan bir elini dudağına götürdü. Daha dudağının kenarından sızan kanı görmeden, içim titremiş, pişman olmuştum bile…

-“Kemal… Özür dilerim… Ben…” diyemeden, lafım ağzımdan çıkarken yanağıma müthiş bir tokat geldi.

Gözlerimde şimşekler çaktı. Bu kez ben ağzımdaki kanın tadını hissettim. Nefes nefese karşılıklı, boks ringinde birbirinin gardını arayan iki rakip gibi duruyorduk. Dudaklarımızdan kan akıyordu ikimizin de…

Ani bir hareketle, birden elini attı, üzerimdeki mini etekli hizmetçi üniformasının yakasını tuttu. Daha ben ne olduğunu anlayamadan hızla aşağıya çekti. Elbisenin önü bir cayırtı sesiyle çatır çatır yırtılarak, düğmeleri dört bir tarafa savrularak ikiye ayrıldı. İnanamayarak kocaman açılmış gözlerle önüme baktım.

Önü tamamen açılan elbise iki yanımdan sarkıyor, zaten küçücük olan fantezi yarım sütyenden kurtulan kavun büyüklüğündeki iri memelerim, adrenalinden mi bilmiyorum, kabarmış, sertleşmiş uçlarıyla meydanda duruyordu. Ben nefes alıp verdikçe, alttan sütyenin desteğiyle de serbestçe aşağı yukarı inip kalkıyordu memelerim…

İnce belimi saran dantel jartiyerim, ağı dudakların arasına girmiş, kalçalarımın genişliğini meydana çıkaran tanga külodum, dantelli jartiyer çoraplarımla her şeyim meydandaydı.

Hırsla başımı kaldırdım, bana aç kurt gibi bakan Kemal beyle göz göze geldim. Bir tokat da o anda diğer yanağıma geldi. Gözlerim karardı, ayakta duramadım. Külçe gibi yere düşerken, Kemal beyin atılıp belimden tuttuğunu, düşüşümü yavaşlattığını, beni yere, halının uzun tüylerinin üzerine boylu boyunca uzattığını hayal meyal fark ettim. Kendimden geçer gibi oldum.

Az sonra kendime geldiğimde Kemal bey soyunuyor, üzerindeki son giysi parçasını, baksırını çıkarıyordu. Gözlerini üzerimden ayırmadan çırılçıplak kalmış, sertleşmiş erkekliğini okşayarak benim ayak ucumdan yarı çıplak bedenimi seyrediyordu. Doğrusu güzel, kaslı, her şeyiyle güçlü kuvvetli bir erkek bedeni vardı karşımda… Kocama benzemiyordu hiç…

-“Kendine geldin mi sevgilim?” diye sorduğunu işittim. Dirseklerimin üstünde doğrulmaya çalıştım. Hemen atıldı, üstüme çıktı, omuzlarımı yere bastırdı. “Hala direnecek misin yoksa? Anlasana, kurtuluşun yok artık…”

Elbiseyi çıkarmıştı üstümden… İç çamaşırlarım, jartiyer ve çoraplarım vardı sadece… Ben debelenince yan tarafa uzandı. Pantolonunun kemerini çıkardı. İki kat yapıp şaklattı kemeri…

İçimden eyvah, sadist mi yoksa diye geçirdim bir an… Erkek gücüyle omuzlarımı tutup yüzükoyun yatırdı. Kalçalarıma sağlı sollu iki tane şaklatınca can acısıyla bağırdım. Tekrar sırt üstü çevirdi. Vuracak diye ellerimi kaldırıp

-“Yapmaa…” diye bağırarak yüzümü korumak isterken Kemal bey ellerimi tutup kemerin ucunu tokasından geçirerek oluşturduğu halkayla iki elimi de sımsıkı bağlayıverdi. Kemerin diğer ucunu da ortadaki masif ağaç masanın kalın ayağına bağladı. Bunun için beni çekmesi gerekmişti.

Şimdi ellerim bağlı, kollarım gerilmiş, upuzun yatıyordum yerde… Kıvrandım kurtulmak için… Ayaklarımı bağlamamıştı ama bileklerimden tutup bastırıyor, benim çırpınmamı seyrediyordu parlayan gözlerle… Elini uzatıp küloduma asıldı, incecik külodu yırtarak çıkarırken canımı yaktı, acıyla inledim.

Her zaman ağdayla temizlediğim pırıl pırıl kadınlığıma baktı uzun uzun… Kalçalarımda şaklayan kemerin acısı da sızım sızım kendini hissettiriyordu… Beyaz tenimde kıpkırmızı kemer izi kaldığından emindim. Üstüme eğildi. Meme uçlarıma öpücükler kondurdu.

Çırpınmayı bırakmıştım artık. Anlamıştım, kurtuluşum yoktu. En iyisi başıma geleni kabullenmek, en az zararla bu geceyi kurtarmaktı. Ne olabilirdi ki en az zarar? Kadınlığım, namusum elden gittikten sonra… Elim kolum bağlıydı, yapabileceğim hiç bir şey yoktu…

O meme uçlarımı yalayıp memelerimi avuçlarken kendimi sıktım. İfadesiz bir yüzle yatıyordum çarmıha gerilmiş vaziyette… Dudakları karnıma indi, göbek deliğimde, jartiyerimin kenarlarında dolaştı. Bacaklarımı ayırdı. Elleriyle jartiyer çoraplarımın dantellerinde gezindi, dudaklarıyla okşadı bacak içlerimi…

Direkt merkeze, kadınlığıma dokunmuyor, sürekli etrafında dolaşıyordu. Okşamalarından mı, gecenin serinliğinden mi bilmiyorum, ürpermeye başladım. Tüylerim diken diken olmuştu.

Dudaklarıyla bacak içlerimi, çoraplı bacaklarımı öpe öpe, yalaya yalaya aşağılara kadar inen tecavüzcüm çorabın üzerinden ayaklarımı öpüyordu şimdi… Çorabın üzerinden kırmızı ojeleri görünen ayaklarımı güvercin gibi avucuna almış, parmaklarımı tek tek öpüyordu.

İlk defa böyle bir şey geliyordu başıma… Adam kadınlığıma tapınır gibi, ayak parmaklarımı bile yalıyordu. İçten içe hoşuma gitmeye başlamıştı yaptığı şey… Ayağımı öperken tepkimi görmek için yüzüme baktığını fark edince yüzümü astım tekrar… Göz göze geldik. Fark etti mi acaba hoşlandığımı diye düşünürken, o tekrar öpe okşaya çoraplarımdan yukarıya çıkmaya başladı.

O yukarıya çıktıkça alttan taş kesilmiş sertliği de bacaklarımı okşuyordu. Memelerime kadar çıktı, yaladı, emdi… Dudaklarını dudaklarıma bastırıp öptü. Başımı yana çevirdim. Fakat içim kaynamaya başlamıştı. Siki taş gibi kasıklarıma, karnıma batıyor, bacaklarıma sürtünüyordu.

Doğruldu. Çıplaklığımı seyretti uzun uzun… Sonra başını kasıklarıma indirdi. İlk kez bir erkeğin dudaklarını hissettim oramda… Ateş gibi, sıcaklığı tenimi yakıyordu. Hep duyduğum, okuduğum, ama seks konusunda tam bir cahil olan aptal kocamın hiç tattırmadığı bir zevk duydum içimde…

Kıvrandım. Ama bu kez kurtulmak için değil, dudaklarını daha iyi hissedebilmek için… Kemal de yanlış anlamıştı kıvranmamı… İki eliyle yanlarımdan tutup zaptetmeye çalıştı beni…

Sonra… Ahhh… Sonra klitorisimde bir sıcaklık hissettim. Başımı kaldırıp görmeye çalıştım. Dili… Islak pütürlü dilinin ucuyla klitorisimi yalıyordu. Bacaklarımı kastım,

-“Ohhh… Ne… Ne yapıyorsun Kemal?” diye inledim. Gözlerini bana çevirdi başını oramdan kaldırmadan yanıtladı beni,

-“Amını yalıyorum aşkım…” dedi. “Güzel amcığını yalıyorum. Klitorisini… Hiç yalamadılar mı seni şimdiye kadar güzelim?”

-“Ha… Hayır… İlk kez…” diyebildim.

-“Kıyamam sana… Hadi aç bacaklarını canım… Amcığını daha rahat yalayayım… Sana daha çok zevk vereyim…”

Açabildiğim kadar açtım bacaklarımı… Kemal de yalayabildiği kadar yaladı… Daha fazla dayanamadım bu korkunç zevke… Çok sürmedi, orgazma ulaştırdı beni… Ben kasılırken, zirvelere çıkarken o hala yalıyordu amımı…

Biraz dinlenmeme fırsat vermeden aralık duran bacaklarımın arasına girdi. Uzun süren orgazmın etkisiyle hala karın kaslarım kasılıp gevşerken, o iyice kalkmış, damar damar sertleşmiş, kavisli sikini amıma sürtmeye başladı.

Gövdesinin etrafındaki boğum boğum kan damarlarını görebiliyordum yattığım yerden… Zevk sularımdan ıslattığı sikinin gövdesiyle okşuyordu şimdi klitorisimi boylu boyunca… Yine kıvranmaya başladım.

-“Nasıl Gül?” diye sordu Kemal… “Güzel mi? Zevk alıyor musun?” Dudaklarımı sıkıp cevap vermedim önce… Zevk aldığımı belli etmek istemiyordum ona.. Sonra kendi kendime “aptal” diye kızdım. “Az önce kıvranmadın mı adam amını yalarken? Orgazm olmadın mı deli gibi?” Nefesimi koyverdim sonra,

-“Ohhh… Evet… Çok zevk alıyorum… Harika…” diyebildim.

-“Ben ısrar etmesem bu zevkten mahrum kalacaktın aptal kız… Bundan ve bundan sonra alacağın zevklerden… Sabaha kadar sevişicem seninle… Zevkten öldürücem seni…”

-“Şu anda ölüyorum zaten Kemal…” diye inledim. “Hadi yap ne yapacaksan… Bitir beni… Havalara uçur…” Hala sikini belinden tutmuş, amıma sürtüp duruyor, kıvrandırıyor, kedinin fareyle oynadığı gibi oynuyordu benimle…

-“Çabuk pes ettin bakıyorum? Az önce tokatlıyordun beni, bağırıyordun…”

-“Aslında ben de seni istiyordum hep Kemal… Senin gücüne, erkekliğine hayrandım hep… Ama… İşte… Namus diye diye… Senden mahrum bıraktım kendimi… Hadi artık… Oynama benimle… Yap şunu…”

-“Ne istiyorsun Gül? Ne yapayım sana? Sen yapmamı istiyorsan söyle, onu yapayım…”

-“İstediğini yap işte… Hep istediğin şeyi… Elimi kolumu bağladın. Savunmasız altında yatıyorum. Sik beni Kemal… O güzel sikinle becer beni… İçime sok onu… Amımda, içimde hissedeyim onu… Zevk ver bana… Hadii…”

-“Ya kocan? Az önce kocam diyordun, evliyim diyordun?”

-“Bırak şimdi az önceyi, kocamı… Altındayım işte… Sik artık… Kocam umurumda değil… İstersen onu da sik… Yeter ki bana istediğimi ver… Seni istiyorum ben Kemal… Sikini yemek istiyorum… Ooohhhh… Yeter yalvarttığın… Sok şunu amıma…”

-“Peki canım… Madem çok istiyorsun… Al öyleyse…”

Kalçalarını ileri itiverdi. Dudakları istekle açılıp kapanan, içinden sular akan amıma bir anda gömüverdi koca sikini… Kasabın ete bıçağını sapladığı gibi saplandı amıma yarağı…

“Ahhhh…” diye bir çığlık kopardım. Masanın ayağına bağlı kollarım gerildi, kıvrandım. Amımı doldurmuştu kalınlığıyla… Acı ve zevk bir aradaydı. Ölüyorum zannettim, ağzımı açıp nefes almaya çalıştım. Erkeğim gidip gelmeye başladığında ben hala içimdeki alete alışmaya çalışıyordum.

Gitti geldi, gitti geldi… Acımadan, hırsla, kılıcını saplarcasına sokup çıkarıyordu sikini… Ben yine yükselmeye başladığımda, aniden, ilk girişinde olduğu gibi hızla çıkardı amımdan…

Ben neye uğradığımı şaşırmış, oyuncağını kaybetmiş çocuk gibi kalakalmıştım… Dudakları aralık kalmış amımı bacaklarımın arasında sıkıştırıp ne olduğunu anlamaya çalışırken, Kemal yüzükoyun çevirdi, halının üstünde diz üstü domalttı beni… Başımı bastırıp yere değdirdi. Kemerle bağlı ellerimin üstüne başımı koyup kalçalarım havaya kalkık, bekledim.

Çok sürmedi, az önce amımdan çıkardığı aleti şimdi arkamdan sürtüyordu amıma… Tekrar o pozisyonda girdi içime… Öksüz kalan kadınlığım tekrar şenlendi. Belimden tutup gidip gelmeye başladı. Ben yine zevk denizinde yüzmeye başladım.

Dakikalar sonra üstüme kapandı. Gidip gelmeye devam ederken klitorisimi parmaklarının arasında ezmeye çalışıyor, beni daha çok delirtiyordu.

Nefesleri sıklaştı. Böğürür gibi zevk inlemeleriyle darbelerini arttırdı. En son kılıcını içime sapladığında sıcak döllerini püskürtmeye başladı vajinamın içlerine… Ben de daha fazla dayanamadım, ikinci orgazmımı o pozisyonda yaşadım.

Kasılmalarımız bittiğinde yana devrildik. Ben hala bağlıydım. Kollarım uyuşmuştu artık… Uzanıp çözdü beni… Halının üstünde yan yana, sırt üstü yatıp dinlendik. Göğsümüz inip kalkıyordu nefes almaya çalışırken…

Paralar saçılı duruyordu halının üzerinde… Yüzlük, ikiyüzlük kağıt paraların üstünde sevişmiştim bu adamla… Her ne kadar kabul etmesem de bir orospu gibi sikişmiştim. Kemal yan dönmüş, dirseğine dayanıp beni, çıplaklığımı seyrediyordu.

-“Bakma, utanıyorum..” diyerek güldüm.

-“Hiç utanmana gerek yok… Kusursuz bir tablo gibisin… Senin çıplaklığını seyretmeye doyamıyorum” dedi hayranlıkla…

Yattığım yerden kolumu halıda gezdirip elime gelen paraları avuçladım, havaya savurdum. Havada uçan paralardan bir kaçını yakalayıp kasıklarıma örtü yaptım, aç bakışlı gözlerinden sakladım tüysüz amcığımı… Gülerek elini uzattı, paraları kenara çekti,

-“Kapatma canım… Görmek istiyorum onu…” dedi. Çocuk gibi dudaklarımı büzüp,

-“Demin sikini bıçak gibi sapladın ama oraya, canımı yaktın, bağırttırdın…” dedim. Eğilip az önce haşince siktiği kaymak amıma bir öpücük kondurdu. Bir daha,

-“Kıyamam sana… Uf olmuş… Geçti mi şimdi?”

-“Hayır… Geçmedi… Bir daha istiyor… Hem arkam da acıyor, kemerle vurdun orama…” dedim.

-“Özür dilerim aşkım…” dedi. Doğrulup üstümde kalan çorapları falan çıkardı. Kalçamdaki kırmızılıkları da öptü bol bol… Dilini o kızıllıklarda, minik deliğimde gezdirince zevkle inledim. Ateşim yükseliyordu yine… İnlediğimi duyan Kemal,

-“Anlaşıldı, sen de benim gibi doymamışsın sikişmeye… Madem bir daha istiyor canın, hadi gel öyleyse, yatak odasında devam edelim…” diyerek elimden tuttu, kaldırıp kucağına aldı.

İkimiz de çırılçıplak, tüy gibi merdivenlerden yukarıya taşıdı, yatak odasına götürdü beni… Her sabah düzeltip, çarşaflarındaki erkek kokusunu içime çektiğim geniş yatağa bıraktı… Bir de o geniş yatakta sağa sola yuvarlana yuvarlana seviştik. Sabah olmak üzereyken yorgun argın uyuyup kaldık.

Sabah gerinerek uyandım. Gözlerim kapalı, yanımda derin nefeslerle uyuyan Kemal’in çıplak bedeninin sıcaklığını hissediyordum. Elimi uzatıp gergin karnında, göğsünde dolaştırdım mutlulukla…

Elimi aşağıya doğru indirdiğimde sabah ereksiyonu yaşayan erkeğin havaya kalkmış sikine çarptı elim… Gülerek gözlerimi açtım. Niyetim avucumdaki sertleşmiş yaramaz siki yalayarak uyandırmaktı sevgilimi… İlk dil darbelerimi sikinin başına değdirdiğimde inledi,

-“Heyy… Sabah sabah… Ne güzel günaydın deme yöntemi bu böyle…” dedi uyku mahmuru sesiyle…

-“Günaydın aşkım…” diyerek tekrar sikine yumuldum. Başını ağzıma alıp emmeye başladım.

O an kapıda bir karaltı fark ettim gözümün ucuyla… Başımı kaldırıp baktım.

Kocam…

Bir elinde benim yırtılıp parçalanmış hizmetçi elbisem, sabit bakışlı gözlerini yatağa, bize dikmiş, hareketsiz, kapıda duruyordu. Diğer elindeyse mutfaktan aldığı kocaman bir et bıçağı… Bir çığlık koparıp Kemal’in sikini emmeyi bıraktım. Elimi ağzıma götürdüm korku ve dehşetle…

Benim çığlığımla Kemal de doğrulmuş olayı görmüştü. Kocam içeriye girdi, robot gibi hareket ederek odanın ortasına kadar geldi. Gözleri kan çanağı gibi kıpkırmızıydı. İfadesiz bir sesle,

-“Sabah uyandığımda yanımda yoktun Gül…” dedi. “Seni aramaya geldim buraya… Mutfakta yoktun. Salonda elbiseni gördüm. Parçalanmıştı. Elbisen, külodun… Merak ettim, yukarıya çıktım.” Çenesiyle bizi işaret etti. “Buradaymışsın. Patronumla ikiniz… Beni boynuzluyormuş karım…”

-“Kocacım… Bak…” dedim sustum. Ne diyeceğimi bilemedim. Her şey ortadaydı. Yatakta çırılçıplaktık. Üstelik az önce karısını yabancı bir erkeğin sikini yalarken görmüştü… Kocam bıçak tutan elini kaldırdı, ben gözlerimi kapadım. Her an bıçak darbesini bekliyordum ki, Kemal’in sakin sesini duydum.

-“Gel kardeşim, biraz konuşalım biz seninle…” diyordu. Gözümü açtım. Kemal’in elinde koca bir tabanca parlıyordu. Kocama doğrultmuştu tabancanın namlusunu…

“Bıçağı kullanman sana bir yarar sağlamaz. Yatak odamdasın. Seni bir kurşunla yere sererim, hırsız diye savunurum kendimi… Bir gün bile yatmam, bilesin. Karakola ancak çay içip ifade vermek için giderim. Bok gibi param var. Sen de boktan yere ölüp gittiğinle kalırsın.”

“Bırak bu köhnemiş namus ayaklarını falan… Avukata dökeceğim parayı biliyor musun sen arkadaşım? Avukata vereceğim parayı sana veririm, sıkıntılardan, borçlardan kurtulursun. Elbiseyi aldığın yerde, akşam fantezi olsun diye yere saçtığımız paraları da görmüşsündür. Gel, aşağıda bu konuyu konuşalım bence… Ne dersin?”

Kocam daha para lafını duyduğunda havadaki bıçaklı elini aşağıya indirmişti bile… Bir yatakta çırılçıplak yatan bana, karısına baktı, bir de elinde tabancasıyla yatağın yanında yine çırılçıplak duran Kemal’e…

Adamın bir değil iki tabancası vardı, biri elinde, biri önünde… Hala kalkık duruyordu aygırın siki… Kocam bıçağı yere bıraktı, bir şangırtıyla yerde yuvarlandı koca bıçak… İçimden bir oh çektim.

Altına bir şort geçiren Kemal kocamın omuzuna kolunu attı, birlikte aşağıya indiler. Merdivenleri inerlerken kocamın bol para görmüş yılışık sesi geliyordu,

-“Ne olur, kusuruma bakmayın Kemal bey… Akşam içkiyi fazla kaçırmışım… Bir de sabah mahmurluğu, baş ağrısı…”

Hemen aceleyle duşa koşturdum. Ilık suyun altında gecenin yorgunluğunu, sabahın ölüm korkusunu atmaya çalıştım üzerimden…

Havluya sarınıp banyodan çıktığımda Kemal içeriye giriyordu. Beni görünce yanıma geldi. Sarıldı. Ben de ona sarıldım. Elimi arkadan şortunun içine soktum, sert kalçalarını okşadım. Başımı çıplak göğsüne koymuştum. Kalbinin atışlarını duyuyordum. Dışarıdan çim biçme makinesinin mırıltısı geliyordu.

-“Ne oldu Kemal? Ne konuştunuz kocamla?” diye sorarken Kemal parmağıyla çenemi kaldırıp dudaklarımdan öptü uzun uzun…

Yine ateşlenmiştim. Göğsüme sarılı havlu kayıp yere düşerken beni kaldırıp kucağına aldı, yatağa bıraktı, kendi de yanıma uzandı. Parmağıyla sikini göstererek,

-“Hadi, kaldığın yerden devam et şimdi sevgilim…” dedi neşeyle… Elimi sikine attım ama, merak içinde,

-“Söylesene, ne oldu? Az önce bizi bıçaklamaya kalkan adam şimdi çim biçiyor…” diye sordum.

-“Bir şey olmadı Gül… Senin paragöz kocanla, senin evdeki görevlerin konusunda konuştuk, anlaştık. Sen artık sadece benim ihtiyaçlarım için çalışacaksın, o da yemek vesaire için yeni bir kadın bulacak. Seninle resmi olarak evlenemem. Ama sen burada, benim yanımda kalacaksın, o da evinde… Dilerse kadını yanında yatıracak. İtirazın var mı?”

-“Hayır, yok…” dedim gülerek… “Öyleyse yeni işime hemen başlayayım ben… Patronum kızmasın…” derken patronumun anında sertleşen sikinin üstüne oturuyordum.

O günden sonra Kemal beyin… Pardon, Kemal’in dediği gibi, ben villada sadece onun yatağında, yanında yaşarken, kocam da işine devam etti. Sevgilimle yemeklerimizi el ele dudak dudağa yerken, kocam aşçı bayanla beraber bize hizmet ediyor.

Gündüz ben bikinimle veya çıplak güneşlenirken içecek getiriyor, sırtımı kremliyor. Kemal ile yüzerken, havuzun içinde oynaşıp sevişirken kenarda bizi seyrediyor, boynuzlarını parlatıyor.

Biz sevişirken kocamın kenarda bizi izlemesi Kemal’in de hoşuna gidiyor, seyircimizin önünde daha sert, daha haşin, bağırta bağırta sikiyor, beni yarağa doyuruyor.

Herkes istediği şeye kavuştu, herkes mutlu kısacası…

Categories: Uncategorized

Zeynep

No Comments

Zeynep
Bursa’da oturuyoruz, 15 gün kadar önce Ankara’ya işim gereği 3 günlüğüne seyahate gitmiştim. Bu sırada karşı daireye yeni bir kiracı taşınmakta idi. Ben yokken kiracı ile karım çok ciddi kavga etmişler, sebepte kiracının merdiven girişine geçici olarak koyduğu katlanmış halının bizim merdivendeki çiçeğin üzerine düşüp kırması. Merdivenin bizden yukarısı kullanılmadığından karım orada çok güzel çiçekler büyütür. İşte bu sebepten daha ilk gün komşu ile aralarında çok ciddi kavga çıkmış ve birbirlerine ağır hakaretler ve küfürler yağdırmışlar. Bu arada yeni komşu kocasını ve çocuklarını 5 yıl önce bir kazada kaybetmiş 35 yaşlarında bir dul. Ben olayları telefonda öğrendim

Karımı ne kadar sakinleştirmeye çalışsam da “öldürecem o orospuyu” diyor başka bir şey demiyordu. Sonradan öğrendiğime göre kadıncağız karımdan özür dilemiş hatta karım kendisine bir taraftan hakaret ederken o kendi çiçeklerinden en güzelini kırılan çiçeğin yerine koymuş ama nafile, bizimki coşmuş bir kere.Zaten çok asabidir, bu yüzden çok kavgalarımız olmuştur.

Seyahatten döndüğümden sabahın beşiydi ve arabamı her zamanki gibi binanın önündeki park yerine çektim. Eve geldiğimde karım beni karşıladığı andan itibaren komşunun kendisine yaptıklarını anlatmaya başladı, o kadar hararetle anlatıyordu ki 2-3 dakika bile dinlemeden yorulmuştum. Sonra konuşuruz dedim ve yattım. Saat 11 gibi karım kahvaltı hazırlamış beni kaldırdı. Duş alıp evden çıkmam 12’ yi buldu. Bu sırada devamlı karım olayları anlatıyordu. Ancak ben anlattıklarından kadıncağızın özür dilediğini, hatasını telafi için çok daha değerli bir çiçeği yerine koyduğunu, olayı karımın büyüttüğünü anlamıştım. Ama“Sen merak etme karıcığım her şey yoluna girer” gibi geçiştirici sözler söylüyordum.

Arabamın yanına indiğimde tam arkama bir BMV’ nin park ettiğini ve benim çıkışımı kapattığını gördüm. Bu arada benim araba da Honda Civic. Arabanın camına konan kağıtta 27 numaradayım yazıyordu. Oda ne… 27 numara karşımızdaki daire.. yanikarımın düşmanı .. diye şaşkın şaşkın 27 numaranın ziline bastım. Diafondan bir bayan “Kim o” dedi, ben de “BMV sizin mi, arkamı kapatmış dedim”. Bizim komşu“evet hemen geliyorum” derken kendini tutamadı ve bastı kahkahayı. Tabi ben bozulmuştum, zaten acelem vardı, hem arabamın arkasını kapatıyor hem de pişkin pişkin gülüyordu. Şimdi, karımla kavgasını yorumlarken bu hatuna acıdığım için kendime kızıyordum. Hem neden bana gülmüştü ki, böylelerine iyi bir ders vermeliydi. Bu düşünce ve sinirle ellerimi sallarken arabamın anahtarı elimden kurtulup ızgaraların arasına düşmez mi, sinirden kudurmak üzereydim. Hırsla ızgaralara yapıştım ama yerinden oynamıyordu. Derinliği 1,5 metre vardı ve benim anahtarlar hafiften akan çamurun arasından bana bakıyordu. Ben eğilmiş anahtarlar ve ızgara ile uğraşırken diyafondaki kahkaha yine arkamda patlamıştı. Bizim komşu “sadece arabanın değil sizin arkanızı da kapatılması gerekiyor” gibi bir şeyler söylüyor bu arada da gülme krizi geçiriyordu. Ben eğilip ızgaralarla uğraşırken tişörtümden sırtım yarıya kadar açılmıştı. Sinirle geriye döndüğümde karşılaştığım manzara beni oldukça etkiledi. Karşımda esmer uzun saçlı 175 boylarında kelimenin tam anlamıyla afet gibi bir bayan duruyordu. O da bir an sustu ve özür dilemeye başladı, “kusura bakmayın önce arabamın arkasını kapatmışsınız deyince aklıma bir şey geldi güldüm, aşağı inince de sizin arkanız açılmıştı, kendimi tutamadım” derken yine gülmeye başladı. Ben de gülmemek için kendimi tutarken aklıma anahtarlarım geldi. “İyi ama sizin yüzünüzden anahtarlarımı düşürdüm, şimdi ne yapacağım”dedim. “Onu çıkarttırırız, gideceğiniz yere de ben bırakayım” dedi. Çaresiz kabul ettim. Önemli bir teklifi 1 saat içersinde elden vermem gerekiyordu. Ama son anda teklif mektubunun arabamda olduğunu hatırladım, tek çare vardı, iş yerine gidip yeniden yazdırmak ve yetiştirmek.. İkimiz birden panik olduk, uzatmayayım bu işlemleri yetiştirdik. Bu arada komşumun adının Zeynep olduğunu ve bir turizm şirketi sahibi olduğunu öğrendim. Tabi o da benim karşı komşusu olduğumu öğrendi. Ben ondan karım adına, o benden bütün olanlar için özür diliyordu. Ancak karıma çok bozulmuştu. Kendisine defalarca orospu demişti.

Uzatmayayım biz o günün akşam yemeğinde de beraberdik ve espiriler bibiri ardına patlıyordu, bulunduğumuz ortam müzikli ve romantik bir ortamdı. Ben de Zeynep te gülmekten yorgun düşmüşçesine birden bire sustuk. Bakışlarımız sanki kilitlenmişti. Sadece birbirimize bakıyor ve sanki şiirler okuyorduk. Zeynep dayanılmaz derecede güzeldi, ve ortamın loş ışıkları sanki ona ikinci bir makyaj yapıyordu. Bu büyülü dakikaları aptal garsonun “tatlıda istermisiniz” sözü bozdu. Aynı anda ben “evet” Zeynep “hayır” dedi, sonra ben “hayır” o “evet”derken biz yine bastık kahkahayı. Sonra ikimizde tavuk göğsü siparişi verdik. Bu arada yine espiriler ve gülüşmeler devam ediyordu. Siparişlerimiz geldiğin de benim aklıma şeytanca bir espiri gelmişti. Tavuk göğsünü tattım ve “hımm benim çok tatlıymış, eminim benim göğsüm seninkinden daha tatlıdır” dedim, tabi zeynepte hemen atıldı “yaa benimki daha tatlıdır” derken ben kahkahayı bastım.Tabi o da tongaya düşmüştü önce utandı sonra oda gülmeye başladı. Daha sonra birbirimizin tabağından tadarken biz yine “hımm senink**e gerçekten tatlıymış” “yok senink**e baya tatlıymış” gibi espiriler yapıyorduk. Zeynebin “senink**e çok tatlıymış” derken kaşığı anlamlı bir şekilde yalaması beni iyice delirtmişti. Tam zamanıydı onu dansa kaldırmalıydım, hiç sormadım elinden tuttuğum gibi hadi dans edelim dedim. Elindeki kaşığı zor bıraktı masaya. Derken biz dans etmeye başladık, ancak ben dans etmiyor sanki sevişiyordum. Zeynebin ilk kez elini tutmuştum, eli yumuşacıktı, müthiş bir kokusu vardı, beli incecikti. Göğüs ölçüleri biraz fazla olmalıydı, oldukça çıkıntı yapıyordu, ama dimdikti. Dansın hemen başında Zeynep iki eliyle omzumdan tutmaya ben de iki elimle belinden tutmaya ve bu şekilde dans etmeye başladık.

Daha sonra vücutlarımız ister istemez yaklaşmaya başladı, nefesi nefesime karışıyor, kısa ve kesik kelimelerle birbirimize bir şeyler söylüyorduk. Biraz sonra bizim tutmalarımız sarılmaya dönüşmüştü, Zeynep benim başımı döndürmüştü. O da benden farklı değildi, adeta nefesi kesilmişti. Konuşamıyor,konuşmaya çalışıyor yarım kalıyordu. Bana, “neden susuyorsun” dedi. Bütün cesaretimi toplayarak “güzelliğinin karşısında dilim tutuldu” ne yapacağımı şaşırdım derken kolları boynuma daha bir sarılmıştı. Aynı anda bende belini okşuyordum. Kontrolden çıkmış bedenimiz dudaklarda birbiriyle buluştu ve biz etrafımızdakileri umursamadan delice öpüşüyorduk.. O kadar şehvetle ve delice öpüşüyorduk ki neredeyse boşalacaktım. Birden aklım başıma geldi, etrafıma baktım ama kimsenin umurunda değildi. Zeynep te sanki utanmıştı birden, “hadio turalım” dedi. Daha sonra hesabı isteyip kalktık. Araba ile eve doğru giderken çok karışık bir durumdaydım. Zeynep birden frene bastı ve kenara çekti. Sonra birdenbire birbirimize yumulduk, ama burası hiç uygun değildi. Zeynep yeniden arabayı hareket ettirdi amam yön değiştirmişti, az sonra zeynep’in ofisinde idik. Daha kapıyı kilitler kilitlemez birbirimize saldırdık. İkimizde öpüşmüyor adeta birbirimizi yiyorduk. Zeynepin göğüsleri vücuduma değdikçe beni deli ediyordu, biz öpüşürken onlar yana fırlıyordu.. Bir taraftan ellerimle saçlarını, omuzlarını, ve kalçalarını okşuyor ve poposundan kendime doğru bastırıyordum. Benimki kazık gibi olmuş pantalonum çadır gibi olmuştu. Biz öpüşürken elbisesine rağmen aşağıda o da boş durmuyor zeynepin bacaklarının arasıda bir şeyler arıyordu. Sonra bir ara Zeynep benimkini tuttu ve hedefine yani kadınlığına sürtmeye başladı. Benimki pantalonun içinde onun da elbisesi olduğu halde ilk buluşma çok heyecanlı olmuştu. Sonra onu koltuğa yatırdım, o ana kadar çok hırçın davrandığımı düşünerek nazikçe yüzünü ve saçlarını okşamaya başladım. Zeynep hareketsiz bir şekilde yatıyordu, her şeyi bana bırakmıştı.Yavaş yavaş göğüslerine doğru indim, elbisesinin üzerinden sertlikleri anlaşılıyordu. Daha sonra onu tamamen soydum, her parça elbisesini çıkartırken dudağına bir öpücük konduruyor, ve onayını alıyordm. Zeynep sadece gözlerimin içine bakıyor ve her şeyi bana yaptırıyordu. En son kırmızı kilotu ve sütyeni kalmıştı. Sütyeni memelerini zor tutuyordu, her an arasından fışkıracakmış gibi duruyorlardı. Dayanamıyordum artık, sütyenini çıkartırken kalp atışım sanırım 150 falan olmuştu. Memelerinin güzelliği diriliği beni deli etmeye yetmişti. Öpmüyor adeta ısırıyordum, Zeynep yine konuşmuyor ancak “ıhhhh”sesleri ile aldığı zevki ilan ediyordu. Memelerinden aşağılara inmeye başladım. Göbek çukuruna gelince yine durakladım, çünkü zeynepin buradan çok hoşlandığını keşfetmiştim. “ıhhh” sesleri “ahhh ahhhh” seslerine dönüşmüştü. Göbek çukurunu yaladıkça Zeynep havalara çıkıyordu. Sonra biraz daha aşağı indiğimde o mükemmel manzara ile karşılaştım. Kırmızı kilotu kadınlığını kapatıyor kenarlarından sadece traşsız kadınlığı görünüyordu.. O kadar yakışmıştıki kilotu çıkartmaya kıyamadım önce üzerinden okşamaya başladım. Çok tahrik edici görüntüsü vardı.Elimle kilotun altına küçük ziyaretler yaparken baldırlarını yalıyor ve zeynepi bulutlarda gezdiriyordum. Tabi beraberdik.Parmaklarım kilitorisine değdiğinde Zeynep şiddetli bir “ahhh”daha çekti, artık kendini kontrol edemiyordu, parmaklarımı her hareketinde kalçalarını havaya atıyor inleyerek yere indiriyordu. Gittikçe bu hareketler kasılmaya dönüştü ve haykırarak boşaldı. Daha bitmemişti, ani bir hareketle kilotunu çıkarttım ve bacaklarının arasında yerimi aldım, zeynepi delirtmeye kararlıydım. Daha ben işebaşlamadan gözleri irileşmiş yüzü değişik bir hal almıştı, kilitorisini baş ve işaret parmağımla tutup dilimle küçük darbeler atmaya başladığımda artık sesi homurtuya dönüşmüştü. Bu ses tonu bile beni deli etmeye yetiyordu. Ona zevk verdikçe daha fazla zevk alıyor ve dil darbelerimi daha da arttırıyordum. Çok sürmeden Zeynepin kasılmaları tekrar arttı ve haykırarak boşalmaya başladı.Bu arada saçlarımdan tutarak başımı bastırıyordu. Bunu refleks olarak yaptığından adeta saçlarımı yoluyordu.

Sonra birden ayağa fırladı ve beni de kaldırdı. Şimdi roller değişmişti ve o beni soymaya başlamıştı. Kilotum kalana kadar soydu beni aynı koltuğa beni yatırdı,şimdide ben her şeyi ona bırakmıştım. Önce dudaklarımdan başladı öpmeye, sonra boynuma oradan göğüslerime. Bu arada eliyle kilotumun üzerinden penisimi okşuyordu. Daha henüz yumuşacık eli penisime değmemişti.Sabırsızlık heyecanımı daha da attırmıştı. Omuz başlarıma işleriyle masaj yaparken birden elini kilotumun içine soktu, ilk defa eli değdiğinde içim bir tuhaf oldu. Zeynep penisimi okşarken ben de kendimi bırakmış ve “ıhhh” sesleri çıkartmaya başlamıştırm. Yavaş yavaş aşağılara doğru indi ve kilotumla birlikte penisimi ısırmaya başladı, diş darbeleri acıtmıyor heyecanımı doruklara çıkartıyordu.Aklımda hep penisimi ağzıma alacağı an vardı. Birden ani bir hareketle kilotumu çıkarttı. Bir süre penisimi seyrettikten sonra başına öpücükler kondurmaya başladı. Az sonra penisim zeynepin sıcacık ağzındaydı. Evli olmama rağmen oral sex hiç yaşamamıştım. Bütün bedenimle havalandığımı zannettim. O kadar çok zevk alıyordum ki daha ilk gidiş gelişte boşalacaktım. Kendimi tutmama rağmen bir süre sonra zeynebin ağzına patladım. Ancak zeynepte hiçbir değişiklik olmamıştı. Aynı iştahla gidip geliyordu. Hatta benim boşalmam onuda çolgına çevirmiş daha da hızlanarak penisimi emmeye devam ediyordu. Bir damla bile menimi boşa gidermedikten sonra yine ani bir hareketle üzerime çıktı, penisimi yerine hizaladı ve üzerine oturdu. Zeynebin içersi ateş gibi yanıyordu ve daracıktı. Üzerimde o kadar hızlı kalkıp oturuyorduki kalçalarının baldırıma vurduğunda çıkarttığı ses ile haykırırken çıkarttığı sesi birileri duyacak diye korkmuştum. Biraz sonra koltuktan aşağı düştük ve bazen o altta bazen ben müthiş bir tempoyla sevişmeye başladık. Denemediğimiz pozisyon kalmadı içine her boşalmamda zeynep deliler gibi bağırıyor zevk çığlıkları atıyordu. Ben de Zeynepte defalarca boşaldık. Bu şekilde 4- saat seviştikten sonra aklıma saat geldi. Bir baktım saat gecenin ikisi olmuştu.. Eşime nasıl bir yalan uyduracağımı düşünerek toparlanmaya başladık. Eşimin son günlerdeki en büyük düşmanı ile yaşadıklarımıza inanamıyordum. İşin garibi hayatımda hiç bu kadar zevk almamıştım, ayrıcada sanırım eşime bu kadar fazla zevk te vermemiştim.

Zeyneple eve yakın bir yere kadar gittik, o arabası ile ben de az sonra bir taksiye binip eve döndük.. Eşim çoktan uyumuştu, sırtından sarılıp yatarken nerede kaldığımı sordu bende eski bir arkadaşımla karşılaştığımı onu yemeğe götürmek zorunda kaldığımı söyledim. Bu ilk yalanımdı ancak son yalanım olup olmayacağı konusunda emin değilim. Bakalım zaman ne gösterecek.

Categories: Uncategorized

Ah Bu Töreler Seks Hikayesi 11. Bölüm

No Comments

Ah Bu Töreler Seks Hikayesi 11. Bölüm
ALINTIDIR

Ah Bu Töreler Seks Hikayesi 11. Bölüm! ( 30 Y., Konya / Türkiye)

Odaya döndüğüm zaman karım mışıl mışıl uyuyordu. Onun bu derin ve tatlı uykusu sayesinde ben de istediğimi yapabiliyordum. Sabah erkenden uyandık ikimiz de. Beraber kahvaltıya indik. Karım, kızları aramak istedi, ama ben, “Bırak uyusunlar!” dedim. Remziye ve kızı da ortalıkta yoktu henüz. Kahvaltının ardından havuzun kenarında şezlonglara uzandık. Ancak bir süre sonra midem bulanmaya başladı, galiba kahvaltıda yediğim omlet mideme dokunmuştu. Odaya geri döndük. Karım da telaşlanmış, başımda bekleyip duruyordu. Kızları aradı, onlar da bizim odaya geldiler. Biraz kusunca kendime geldim. Karıma ve kızlara, “Siz gidin aşağı, merak edecek bir şeyim yok. Ben düzelince gelirim yanınıza!” dedim. Karım kalmakta ısrar etse de ben gitmesinde daha çok direttim.

Onlar aşağı indiği vakit ben de uykuya daldım. Aradan ne kadar zaman geçtiğini bilmiyorum, kapı çalındı. Galiba oda temizliği için gelmişlerdi. Yarı uykulu, yarı uyanık kalkıp kapıyı açınca karşımda Remziye’yi gördüm. Bana, “Hayatım, rahatsızlanmışsın. Bir geçmiş olsun demeye geldim!” dedi. Kendisine teşekkür ettim. Ben kapının önünde öylece dururken, Remziye, “Ee, böyle kuru kuruya mı teşekkür ediyorsun? İnsan içeriye davet etmez mi misafirini?” deyince, bende şimşek çaktı. Onu kolundan tutup içeri çektim, etrafta tek tük insanlar vardı. Kapının koluna ‘Rahatsız etmeyiniz!’ işaretini koydum.

Remziye üzerinde yine o beyaz kısa pantolonunu giymiş, üzerine de sarı bir ip askılı bluz giymişti. Bluzun altında sutyen veya bikini olmadığından memeleri olduğu gibi meydandaydı. Dün gece yarı karanlık bir yerde sikişmiştik. O nedenle kendisine dikkat edememiştim. Remziye yaşını belli eden bir kadındı, ancak yüzündeki kırışıklar onu daha çekici yapıyordu. Hemen kendisine sarıldım ve dudaklarına yumuldum. Elimi de götüne atmış, avuçluyordum. Remziye ateşli bir kadındı, dilimi, dudaklarımı emiyordu. Bluzunu yukarı sıyırdım, memeleri olanca haşmetiyle açığa çıkmıştı. Hemen uçlarını emmeye, ısırmaya başladım. Ayakta boşalacaktım neredeyse. Kolundan tuttuğum gibi yatağa fırlattım. Remziye, “Ay, çok mu azdın, sert erkek?” diye bana takılırken, üzerimdekileri hemen çıkardım. Remziye yarağıma bakıyordu, “Hımm, dün gece görememiştim bu aslan parçasını!” diyerek gülüyordu. Yatağın kenarına oturunca yanına yanaştım, yarağımı iki eliyle kavrayarak ağzına aldı. Remziye, deneyimli olduğunu hemen belli ediyordu, müthiş şekilde yarağımı yalıyordu. Yarağımı boğazına kadar sokup çıkartıyor, taşaklarımı avuçluyor, her seferinde beni zevke boğuyordu.

“Tamam, bu kadarı yeterli!” dediğim zaman ayağa kalktı ve üzerindeki iki parça kıyafeti çıkardı. Altına külot giymemişti. “Külot giymiyor musun?” diye sorunca, “Ay hayatım, bu havada ne gerek var? Çok sıcak, yanıyorum zaten!” diyerek kahkahalar atıyordu. Onun bu serbest hali hoşuma gitmişti. Ben yatağa sırt üstü uzanınca, o da 69 pozisyonunda üzerime uzandı. Şimdi birbirimize 69 çekmeye başlamıştık. Am dudakları karımınkiler kadar etli ve büyük değildi. Amı pürüzsüzdü, yaladıkça sulanmaya başlamıştı. O sırada Remziye, “Imm, oğhh, ımm!” diye sesler çıkartarak yarağımı yalamaya devam ediyordu. Ben de dilim ve ağzım amındayken orta parmağımı götüne soktum ve içinde gidip gelmeye başladım. Remziye’nin giydiği bikini nedeniyle götü bembeyaz kalmış, ama vücudunun geri kalanı yanmış, bronzlaşmıştı. Bembeyaz göt yanaklarının arasında hafif kıllı ve oldukça geniş göt deliği karşımdaydı. Parmağım içinde rahatça gidip gelirken işaret parmağımı da soktum. Remziye halen kendini kaybetmiş gibi sesler çıkartarak yarağımı yalıyordu. Remziye şimdiye kadar siktiğim en yaşlı kadın olmuştu. Bundan önceki en yaşlı kadın ise baldızım Zarife idi. Daha önce para karşılığı genç kadınlarla beraber oluyorken, şimdi olgun kadınların tadını alıyordum.

Remziye beni boşaltmaya kararlı gibiydi, ona, “Boşalmak üzereyim, beni duyuyor musun?” desem de, onun beni duyacak hali yoktu. Artık zevkin doruklarındaydım. Gözlerimi kapatmış, Remziye’nin beni doyuma ulaştırmasını bekliyordum. Çok beklemem gerekmemişti, büyük bir sarsılmayla boşaldım. O anda Remziye, “Mmmmm!” diyerek yarağımdan akan döllerimi yalamakla meşguldü. Kadın döl yalama manyağı çıkmıştı. Birkaç dakika boyunca bütün döllerimi emdi, yaladı, yuttu.

Üzerimden doğrulup kalktığı zaman ağzının kenarlarından döllerim akıyordu. Banyoya girdi, suyu açıp ağzını yıkadı, çalkaladı, temizledi. Bir iki dakika sonra içeri geldi tekrar. Sehpanın üzerindeki sigaramdan bana ve kendisine birer sigara yaktı. Remziye’nin boşanma hikâyesine inanmamıştım, “Neden boşandın?” diye sordum. Bir süre sessiz kaldıktan sonra, “Kocamla anlaşamıyordum, her konuda, anlarsın işte. Beni aldattığı yalan aslında, öyle bir şeyi hiç yapmadı!” dedi. Bu konuda pek konuşmak istemiyordu, ben de daha fazla zorlamak istemedim.

Sigaralarımız bitmişti, tuvalete giderek çişimi yaptım. Döndüğümde yatakta sırt üstü yatıyordu. Yanına uzandım. Remziye hafifçe doğruldu ve göğsümü, boynumu öpmeye, emmeye başladı. Deneyimini konuşturuyordu yine. Elleri vücudumda, taşaklarımda, yarağımda dolaşıyordu. Boynumu ve memelerimi bebek gibi emiyor, vakum gibi içine çekiyordu. Benim bir şey yapmama gerek yoktu, o kontrolü ele almıştı. Yarağım yeniden kalkmıştı, Remziye bir süre yalayarak daha da kaldırdı. Daha sonra üzerime çıktı ve işer gibi pozisyonda yarağımın üzerine oturdu. Amının içi cayır cayır yanıyordu. Ellerini arkadan kalçalarıma yaslamıştı. Bu pozisyonda yerinde ileri geri sallanarak, hafif hafif yaylanarak hareket etmeye başladı. Derin derin inliyor, “Evet, evet, işte böyle!” diyerek söyleniyordu. Onun hareketleri ile birlikte iri ve sarkmış memeleri de sallanıyordu. Ellerimi ileri doğru uzattım ve meme uçlarını sıkmaya başladım.

Remziye şimdi daha hızlı sallanıyor, daha çok inliyordu. İnlerken de gözlerini kapatmış, dudaklarını yalıyor, emiyordu. Birkaç dakika geçti bu şekilde, inlemeleri çoğalmıştı. Ellerini arkadan çekerek göğsüme koydu, öne doğru eğildi. Şimdi daha güçlü şekilde yarağımın üzerinde hopluyordu. Terli kalçaları, göt yanakları kalçalarıma, kasıklarıma vurdukça şlap şlap şlap sesleri de beraberinde geliyordu. Yatağın ortası bir inip bir kalkıyordu. Ben az önce boşaldığım için tekrar boşalmam zaman almıştı, ama Remziye bir süre sonra kendini külçe gibi üzerime bıraktı.

Kesik kesik, nefesi kesilir gibi soluk alıp veriyordu. Ellerim sırtında dolaşıyordu. Remziye yarı baygın halde üzerimde yatarken, ben alttan yavaş yavaş amına pompalamaya başladım. Remziye, “Oğhh, devam et, sik beni, oğhh!” diyerek beni daha çok azdırıyordu. Onu biraz daha kendime çektim, götünü avuçlayıp havaya kaldırdım. Dizlerimi biraz kendime çektim. Tam istediğim gibi olmuştu. Var gücümle amına pompalamaya, girip çıkmaya başladım. Remziye “İşte böyle sik beni!” deyip duruyordu. Amı geniş olduğundan girip çıkarken zorlanmıyordum. Daha güçlü pompaladıkça Remziye’nin konuşmaları da çoğalıyordu. Ama ben de daha fazla dayanamadım, amına boşalmıştım. Remziye tekrar üzerime yığıldı. Onu tutarak üzerimde doğrulttum. Baygın gibi bakıyordu. “Hadi kalk bakalım üzerimden!” dedim. Yavaş yavaş doğruldu ve kalktı.

Saate baktığım zaman 11.30 idi. Karımın gelmesinden korkuyordum. Remziye yatağın kenarında oturmuş, bana bakıyordu, “Böyle sikilmeye ihtiyacım vardı. Sana teşekkür ederim. Keşke sen de İstanbul’da olsan!” dedi. “Sen Konya’ya gelsen de olur!” dedim. Gülümsedi. Hazırlanmak için ayağa kalkmıştı ki, “Götten istemiyor musun?” dedim. Bana bakarak, “Senin gücün kaldı mı?” diye sorunca, bu sözüne bozuldum, “Görürsün şimdi, kalmış mı kalmamış mı!” dedim. Onu yatağın kenarından tutturarak domalttım.

Arkasına geçtim, göt yanaklarını yoğurmaya başladım. Yarağımı sıvazlıyordum bu arada, ama bir türlü kalkmamıştı. Remziye’ye kendimi rezil etmeye niyetim yoktu. “Aç ağzını, dön bana!” dediğim zaman Remziye dünden razı bir halde bana döndü ve yarağımı yalamaya başladı. Dil darbeleri kısa zamanda yarağımı kaldırmıştı. “Tamam, dön hadi!” dediğim zaman, az önceki gibi ellerini yatağa dayadı tekrar. Götünün deliğini iyice ayırdım ve yavaş yavaş götüne girdim. Dediğim gibi götü oldukça genişti ve içinde kolaylıkla gidip geliyordum. Kalçalarından tuttum ve kendime çektim, hızlı hızlı pompalamaya başladım. Remziye yeniden inlemeye başlamıştı. Daha da hızlandım, aynadan kendime bakıyordum. Remziye’nin koca memeleri sallanıp duruyordu, başını sağa sola atarak inliyordu sürekli. Odanın içini kalçalarına çarpan kasıklarımdan gelen sesler doldurmuştu. İki defa boşalmıştım ve üçüncü kez boşalmam uzun sürecekti.

Bazen götünde bekliyor, daha sonra devam ediyordum. Boşalacağıma yakın götünden tamamen çıkıp tekrar giriyordum. Remziye her çığlıklar atıyordu. O kadar şiddetli pompalıyordum ki, Remziye, “Ay, yavaş, ağhh!” demeye başlamıştı. Yarağım taşaklarıma kadar götüne giriyordu. Bu böyle birkaç dakika sürdü ve sonunda yarağımda kalan son dölleri de götüne boşalttım. Çok büyük zevk almıştım. Nefesim kesilecek gibiydi, kalbim müthiş bir şekilde çarpıyordu. Remziye boğulacakmış gibi nefes alıp veriyordu. Bir süre daha götünde kaldıktan sonra yarağımı çıkardım. Remziye’nin göt deliğinin ağzı kızarmıştı, aynı şekilde benim yarağım da öyleydi.

Remziye doğruldu, “Ohhh, sen neymişsin böyle, mahvettin beni!” diyordu. Daha sonra üzerini giyindi ve “Bizim tatilimiz yarın bitiyor, eve dönüyoruz!” dedi. Buna üzülmüştüm. “Bir daha fırsatımız olur mu bilmiyorum?” dedi. Kısa bir süre dudaklarımız birleşti. Daha sonra odadan çıktı. Yarın gidecek olmalarına üzülmüştüm. Bu kadınla güzel bir sikiş yaşamıştım çünkü. Odayı toparladım, havalandırdım. Ardından banyoya geçtim, duşun altına girdim. Sırtım kapıya dönük olduğu için karımın geldiğini fark etmemiştim. “Nasıl oldun? İyi misin biraz?” deyince, “İyiyim, iyiyim! Dinlenmek iyi geldi!” dedim. Duştan sonra beraber yemeğe indik.

Yemekte Remziye ve kızıyla aynı masaya oturmuştuk. Remziye birşey demeden sessizce yemeğini yiyordu. Karım bana, “Remziye ablalarda yarın gidiyormuş, çok üzüldüm, çok alışmıştık!” deyince, Remziye, “Ee, ne yapalım aşkım, hep burada kalacak değiliz ya!” dedi. Remziye’nin kızı Buse üniversite birinci sınıf öğrencisiydi. Cin gibi zeki bir kızdı. Bir annesine, bir de bana bakıyordu. Bizden şüphelenmiş gibi bir hali vardı.

Yemekten sonra şezlonga uzandım. Karım ile Remziye’nin şezlongları yan yanaydı. Serin bir rüzgar eserken şemsiyenin gölgesi altında uykuya dalmışlardı. Özge, Esra ve Buse otelin spor merkezindelerdi. Bir süre sonra Buse yanıma geldi, “Ay ben sıkıldım, sizin kızlar spor merkezindeler halen… Birlikte havuza girelim mi?” dedi. “Tamam, hadi gel!” dedim. İkimiz birden havuza daldık. Havuzun ortasına gelmiştik. Buse, “Dün gece seni annemle gördüm, kulübeye girdiniz!” dedi. Bunu duyunca neye uğradığımı şaşırdım. “Karın biliyor mu?” diye sordu. Ben cevap vermemiştim. Bir süre bekledikten sonra, “Öğrenmesini ister misin?” deyince, suyun içinde kolunu sıkıca tuttum. “Canım yanıyor, bırak kolumu!” demeye başladı. Etraftakilerin anlamamaları için kolunu bıraktım. Bu kez aklı sıra beni tehdit etmeye başladı, “Eğer dediğimi yapmazsan karına herşeyi söylerim!” dedi. “Ne istiyorsun?” diye sorunca, kulağıma eğilerek, “Benimle beraber olmanı!” dedi. Yüzünde utanmayla karışık bir gülümseme vardı.

“Deli misin sen?” dedim. “Hayır çok ciddiyim! Karar senin. Biz yarın gidiyoruz, eğer karının öğrenmesini istemiyorsan kararını hemen ver!” dedi. Çok şaşırmış, iki arada bir derede kalmıştım. Tanımadığım bir kadınla birlikte olmanın cezasını çekiyordum. “Havuzdan çıkalım!” dedim. Beni takip ederek havuzdan çıktı. Karım ve Remziye serin rüzgarda halen uyuyordu. Buse’ye, “Resepsiyonda beni bekle!” dedim. Karımın yanına geldim, uyandırdım. “Ben odaya çıkıyorum!” dedim. “Ne oldu, hasta mısın yine? Ben de geleyim!” deyince, “Gelmene gerek yok, işle ilgili. İşyerini arayacağım, konuşmam gereken şeyler var!” dedim. “Ha, tamam. Sen git o zaman. Ben buradayım.” dedi.

Buse resepsiyonda beni bekliyordu. Onu alıp asansörle bizim odanın katına çıktım. Etrafta odaların temizliğini yapan kadınlar vardı. Buse’ye, “Az sonra sen gelirsin!” dedim, önden ben odaya girdim. Az sonra kapı çalındı. Buse’yi içeri aldım. Odanın temizliği yapılmıştı. “Evet, ne istiyorsun?” diye sorunca, “Söyledim sana, benimle birlikte olmanı istiyorum!” dedi. “Kaç yaşındasın sen?” dedim. “19, ne olmuş yaşıma?” dedi. “Erkek arkadaşın yok mu senin?” deyince, “Bunları niye soruyorsun? Zamanın azalıyor böyle konuşarak!” dedi. O böyle söyleyince dudaklarına yapıştım…

Güzel ve alımlı bir kızdı. Bikinisinin altından elimi amına kendini geri çekti ve “Ben bakireyim!” dedi. “Anlamadım? Benim başımı belaya mı sokmak istiyorsun sen?” dedim. Çok kızmıştım. “Beni kadın yapmanı istiyorum, bakirelik benim için önemli değil. Lütfen!” demeye başladı. Başıma iş almıştım. Sürekli yalvarır gibi konuşuyordu. Arada karıma söylemekle tehdit de ediyordu. Ne yapacağımı şaşırmıştım. Kolundan tuttum ve yatağa yatırdım. Bikinisini çıkarttım. Eliyle amını kapatmaya çalışıyordu. Küçük ve dik memelerini emmeye, öpmeye başladım. “Ayy, ımm!” demeye başlamıştı, kendisini kasıyordu. Kadın olmak istiyor, ama korkuyordu. “Korkmana gerek yok!” desem de, o yine kendini geri çekiyordu. Buna aldırış etmeden memelerini emmeye başladım, bir taraftan da amını ovalıyordum. Buse hafif hafif inliyor, saçlarımı okşuyordu. Amı sulanmıştı, amındaki elim vıcık vıcık olmuştu. İlk defa bir bakireyi amından sikecektim. Özge de bakireydi ama onu götünden sikebiliyordum.

Köşede duran bavulumu açtım. İçinde birkaç tane prezervatif vardı, devamlı yanımda bulundurmanın faydasını görüyordum. Prezervatifleri komodinin üzerine koydum. Buse’nin kılsız, bakire amını emmeye başladım. Buse inledikçe ben dilimi amının içlerine sokuyordum. Bir taraftan ellerimle de küçük memelerini avuçlamıştım. Buse, Özge’den bir yaş küçüktü, ama vücudu daha inceydi, memeleri de onunkinden daha küçüktü. Buse saçlarımı okşuyor, inliyordu. Sabah üç kere boşalmama rağmen şimdi bir bakireyle beraber olmanın verdiği hazla yarağım kazık gibi olmuştu. Doğruldum ve üzerimdekileri çıkarttım. Buse yarağımı görünce elini ağzına götürdü, kızarmış ve utanmıştı. Ama bunu kendisi istiyordu.

Yarağımı tutmasını istedim, küçük ve narin parmaklarıyla korka korka yarağımı tuttu. Bir taraftan bana bakıyor, bir taraftan bir eliyle yarağımı okşuyordu. Artık daha fazla bekleyemeyecektim. Onu sırt üstü uzandırdım. Yarağıma prezervatifi taktım. Bacaklarını ayırdım, kendime doğru çektim. Belinin altına bir yastık koyarak götünü havaya kaldırdım. Ben dizlerimin üzerine çökmüş vaziyetteydim. Buse’nin minik, kılsız amına yavaş yavaş girmeye başladım. Buse ilk önce, “Ayy, ığhh!” diyerek kendini geri çekmeye çalıştı, ama ben onu kalçalarından sıkıca tutuyordum. Kendini kasıyordu, içine giremiyordum. “Rahat ol, kendini rahat bırak!” diyordum sürekli.

Derken yarağım yavaş yavaş amına girmeye başlamıştı. Buse gözlerini kapatmış, başını sağa sola sallıyordu. Dudaklarını ısırıyordu bu arada. Yarağım yarısına kadar içine girmişti. Daracık amı yarağımı sıkıyordu, aynı zamanda kendini kastığından yarağım mengene arasında kalmış gibiydi. Yavaş yavaş amında gidip gelmeye başladım. Bu şekilde yarağım daha çok içine girmeye başlamıştı. Sonra bir anda amına abanınca Buse bir çığlık koyverdi. Aynı karıma ve Özge’ye dediğim gibi, yastığı ısırmasını söyledim. Buse yastığı var gücüyle ısırırken ben amına daha hızlı ve daha sert girip çıkmaya başladım.

Bu sırada yarağımdaki krem renkli prezervatifin üzerinin kırmızıya boyandığını gördüm. Buse’nin bakireliği gitmişti. Kalçalarından tutarak kendime çekerek amına daha çok giriyordum. Buse zayıf ve narin bir kız olduğundan yarak darbelerim onu geriye atıyordu. Bir ara başı yatak başına vurmaya başlamıştı. İki elini başının üzerinden geriye atarak yatak başından tutundu. Ben de bu arada bacaklarını omzuma attım ve bu şekilde sikmeye başladım. Buse’nin dar amı yavaş yavaş açılıyor gibiydi. Müthiş bir zevk alıyordum. Hayatımda ilk defa bir bakire amı sikiyordum. Kendimden geçmiş bir haldeydim. Bir ileri bir geri hamle yaptıkça yarağım taşaklarıma kadar Buse’nin amına girip çıkıyordu. Boşalmaya yaklaştıkça amına daha sert şekilde girip çıkıyordum. Buse ağzında yastıkla gözlerini bana dikmiş bakıyor, boğuk sesler çıkartarak inliyordu.

Ne kadar zamanın geçtiğini bilmiyorum ama, en sonunda sarsılarak boşaldım. Müthiş bir duyguydu. Bir süre daha amında kaldıktan sonra çıktım. Prezervatifin üzeri kıpkırmızı idi. Buse ağzındaki yastığı çıkarmış, hızlı hızlı nefes alıp veriyordu ve gözleri sürekli prezervatifteydi.

Ona bir şey demeden banyoya girerek prezervatifi çıkarıp tuvalete attım. Duşu açarak altına girdim. Bir süre sonra Buse de yanıma gelmişti, beraber suyun altında yıkandık. İçeri geçip kurulanırken, “Annenle baban neden ayrıldı?” diye sordum. Buse soruma cevabını hemen verdi, “Annem babamı başka bir adamla aldattı. Babam bunu öğrenince hemen boşandı ondan. Annem daha sonra çok pişman oldu, babamın peşinden koştu, ama babam onu hep reddetti!” dedi. Mesele anlaşılmıştı. “O benim annem, ama gerçekte kaşarın önde gidenidir. Abim onunla görüşmüyor mesela. Ben de babamla beraber kalıyorum, ama bu tatil için annem çok yalvardı bana. Babam da gönderdi sonunda.” dedi.

Buse yanağıma bir öpücük kondurdu, “Teşekkür ederim, çok iyisin!” diyerek odadan çıktı. Sabah sabah anasını, öğleden sonra kızını sikmiştim…

Devam edecek…

ALINTIDIR

Categories: Uncategorized

Ruh Sağlığım İçin Gay İlişki

No Comments

Ruh Sağlığım İçin Gay İlişki

Ruh Sağlığım İçin Gay İlişki (alıntı)

Bu tür hikayeleri ne yazmayı ne de okumayı sevmem, ama başımdan geçen şeyi tek kelimesini bile değiştirmeden yazacak olmam çok ilgi çekici geldiği için, üşenmedim, yazdım;
Almanya’da yaşayan 25 yaşında bir Türk genciyim ben..3. Kuşak Almancıyız. Köln’de yaşıyoruz.. Eski gelme bir Türk ailesi olarak, diğer Almancılara göre maddi durumumuz gayet iyi. Ailem her Türk ailesi gibi muhafazakar. Babamı ben 6 yaşımdayken kaybettik. Annem 6 yıl önce tekrar evlendi. Üvey babam gerçekten iyi ve oldukça da modern biri. Alman kültürünün etkilediği tiplerden işte. Annemi de 17 yaşındaki erkek kardeşimi de elinden geldiğince sever ve korumaya çalışır. Annem bir restaurant işletiyor. Kendisini biraz da işine kaptırmış durumda . Üvey babam Metin Abinin de bir kızı var. O da Berlin’de özel bir tıp fakültesinde yatılı okuyor.
Gelelim bana. Hayatım güzel sayılır, mikrobiyolojiyi bitirdim ve bir farmokoloji üzerine deneyler yapan bir ilaç fabrikasında çalışıyorum 2 yıldır.. Ama özel hayatım baştan aşağı problem.. Çünkü eşcinsel eğilimlerim var. Bunu farkettiğim ise 7-8 sene olmuştur. Önceleri durumu pek kavrayamadım. Yani iç güdüsel bir şey olduğu için, olayı yaşıyordum ama kabullenemiyordum. Sonra birden durumun ciddiyetini farkettim. Kendi cinsime ilgi duyuyordum. Panikledim, düzeltmeye çalıştım ama hiç bir şey değişmedi.. Bir kız arkadaş edineyim dedim. Polonyalı bir kızla tanıştım. Hatta işi cinselliğe kadar vardırdım. Cinsel ilişkiye bile girdik, ama hiç heyecan yoktu.. Anlamsız, tatsızdı. Kızı yüz üstü bıraktım. Bir süre sonra depresif belirtiler göstermeye başladım, arkadaşlarımı bile görmeye tahammülüm yoktu. Annem de Metin Abi de ruhsal durumumu farkedip, sorular yağdırmaya başlamıştı bile.. Söylemek aklımdan bile geçmiyordu. Canım giderek daralıyordu.. Yine bir akşam evde televizyon izlerken beni sıkıştırmaya başladılar yine bizimkiler. Lüften uzatmayalım falan dediysem de 10 dakika sonra, Metin abi yanıma geldi ve bu durumun böyle yürümeyeceğini, artık bir şeyleri anlatıp paylaşma konusunda ona ve anneme bir borcum olduğunu söyledi. Anlatmak aklımdan bile geçmiyordu. Metin abi, bak dedi sıkıntılarımızın kimseye anlatılamayacak şeyler olduğunu, düşünüp, sessizliğe sığınabiliriz ama her dert paylaşılabilir dedi. Hadi söyle bakalım sorun ne ? Bir gençlik sorunu mu? İlişkilerle mi alakslu ? Durdu, yavaşça; Cinsel bir problem mi yoksa? Dedi. Susuyordum, ama yüz ifadem söylediğini sessizce doğruluyordu, farkındaydım. 1 adım daha ileri gitti, sonu ne olursa olsun, ne kadar zor ve ne kadar akıl almaz olursa olsun bana söyle lütfen dedi. Hiç aklımda olmadığı halde, bir an bunu onunla paylaşabileceğimi düşündüm, bu benim ayağıma kadar gelmiş son şansımdı. Yüzüne bir anlığına baktım ve çok kötü dedim.. Ve içinde bulunduğum durumu binbir zorlukla geveleyerek, zar zor bir iki bozuk kelime ile özetledim. Ve sustum. O da sustu. Ben rahatlamıştım. O ise düşünüyordu, ne yol buluruz diye..
Aradan 1 hafta geçti, Metin abi bir akşam eve geldiğinde, bir psikolog bulduğunu söyledi. Metin abiye anlatabildiysem psikoloğa anlatmak çok daha kolay olacaktı.. Gittik.. 40 lı yaşların sonunda, bir Almanın tersine esmer tenli sakin mizaçlı bir tipti psikolog. Her şeyi sordu, herşeyi anlattım, hislerimin en derin yerlerine kadar. Hatta benim bile o güne kadar farketmediğim şeyleri keşfettiğimi farkettim. 2 saatlik bir görüşme oldu. Sonuçta adamın ortaya çıkardığı sonuç korkutucuydu.. Eşcinselliğin normal ve doğal bir şey olduğundan girdi, bu duygunun doyurulmadığı sürece de tamiri imkansız ruhsal bir çöküntüye sebep olacağından çıktı. Ancak en son söylediği çok daha telaşlandırdı beni.. Bir erkekle ilişkiye girmemin, hem ne istediğimi doğrulukla anlamamı sağlayacağını hem de kendimi tanımamı sağlayacağını anlattı. Bahsettiği şey, duygusallıkla başlayan ve heteroseksüel ilişkilerde normal süreç olarak nitelendirilen, aşka sevgiye ve nihayetinde cinselliğe dayalı bir ilişkiydi. Bunu doğrudan reddettim. Bu cinsel ilişki düşüncesinden bile kötüydü. Aksanlı Almancamla soğukkanlı doktoruma izah ettim bunu sessizce.. Yanımda terapiye benimle birlikte gelenin kim olduğunu, özel durumumdan haberdar olup olmadığını ve de hem danışmak hem de gerekirse bir partner bulma konusunda ondan yardım alıp alamayacağımızı sordu doktor.. Almanca konuşuyorduk ama ben Türkçe düşünüyordum. Böyle bir doktor hasta konuşması Türkiye’de imkansız gibidir ama Almanya bunları çoktan aşmış. Biraz da zaman kazanmak için olabilir dedim. Metin abiyi içeriye aldı . Ve olan biteni seri ama ihtiyatlı ve güven veren bir ağızla ona da anlattı. Metin abi şaşkındı, ama benim eşcinsel olmamdan falan değil, olayların bu denli hızlı gelişmesinden..
Psikolog önce böyle bir partner bulunması konusunda pek atak yapmadı.. Meslek ahlakına oturtamıyordu sanırım böyle bir aracılığı.. Ama dedim ya burası Almanyaydı, bu işi yapanlar da vardı. Kartvizitini uzatırken arkasına bir numara bir de isim yazdı arkasına ve bana uzattı, aldım. Albert Witt yazıyordu. İsim birşey ifade etmedi benim için. Sonra açıklamalar geldi peş peşe.. Şehrin batı ucundaki küçük bir tesisti mekan. Bizdeki sıhhi banyolar gibi bir yer. Burayla anlaşmalı çalışan erkek jigololar varmış. Jigolo olayı biraz rahatlattı beni, ne de olsa adamlar defalarca yapmıştır bu işleri, umursamazlar beni diye. Alman psikolog, bu kişiyi arayın, buluşup durumu anlatın dedi. Merak etmenize gerek yok, hiç problemsizdirler ve profosyonel çalışırlar diye de ekledi. Sonra bir sürü tavsiye ve iyi niyet sözleriyle uğurladı bizi. Aşağı indiğimizde, Metin abi ben konuşacağım bu kişilerle dedi. Ama ben öncesinde gidip görecektim bu mekanı çaktırmadan, kararlıydım.
Ertesi gün iş çıkışı metroyla internetten tam adresini bulduğum o yere gittim. 4 katlı modern bir binaydı kapısında Gesundheitsbad yazıyordu. Yıkanıp paklanmış insanlar neşe içinde çıkıyorlardı dışarıya.. Çoğu Almandı ama arada tek tük Türk de yok değildi. Ama normal bir tesis gibiydi mekan ve Alman disiplininin varlığını da hissettiriyordu. Sevinmiştim, iyi dedim kendi kendime.
Akşam, Metin abi geldiğinde kenara çekti beni.. Beni panikletmemek için, sakin sakin konuşuyordu. Cuma akşamı saat 7 de orada olacaksın dedi. Faruk diye birisi karşılayacak seni dedi, gerisi onda.. Ne Faruğu diye bağırdım heyecanla.. Alman değil mi ? Hemen hepsi Almanmış ama iki de Türk varmış. Bana sordular ben sana sormadan Türk olsun dedim. Ama niye dedim. Rezil olurum ben yaa. Zaten onların müşterilerinin çoğu da Türk gençleriymiş. Bir de tabii sünnet olayı dedi ve sustu. Utanç içinde kalmıştım. Biraz da konuyu kapatmak için peki dedim.
Gece yattığımda bile uykum kaçtı, sadece yaşanacak olayları kafamda canlandırmamdan dolayı değil, alacağım hazzı da aklıma getirdiğimden..
Cuma akşamı için iş çıkışı evde biraz hazırlandım. Tırnak ayak temizliği filan, bir de tüy temizliği yaptım mecburen, kimseyi rahatsız etmek istemiyordum. Önceden aldığım iç çamaşırlarımı giydim. Kaliteli lacivert alt-üst takımdı. İç çamaşırlarımın erkeksi olmasına dikkat etmiştim. Sanki ben nonoş değilim, sadece ruh doktorum istediği için buradayım mesajı veriyor gibiydim. Sonra çıktım evden. Yine metroyla banyoya geldim, heyecandan çok huzursuzluğum vardı. Kapıyı itip, içeriye girdim ve banyo randevum olduğunu söyledim. Tipimden ve aksanımdan Türk olduğumu anlamış olmalı ki gülümseyerek Türk Hamamını aratmayız umarım dedi dostça ve tebessüm ederek resepsiyondaki Alman görevli. Ben de gülümsedim. Elime manyetik bir kart verdi ve yine aynı kibarlıkla diğer tüm ihtiyacınız odanızda bayım dedi. Anahtardaki numara 54 idi. Teşekkür edip koridor boyunca oda kapılarının üzerindeki numaralara bakarak ilerledim. 54. Kapıyı ancak 3. Koridorda bulabilmiştim. Kartı soktum ve içeriye girdim, kapıyı kapattım. Burası giyinme bölümüydü ve yaklaşık 20 m2 lik bir yerdi. Dolaplar, havlular, banyo terlikleri, boneler şambuan ve duş jelleri, masaj yağları falan filan.. Herşey düşünülmüştü. Ama Metin abinin bana tembih ettiği üzere Faruk denen zatı beklemem gerekiyordu. 7-8 dakika kadar beklemiştim ki kapı vuruldu, kalktım ve kapıyı açtım. Faruk bu olmalıydı. Yaklaşık 30 yaşlarında 1.75 boylarında, 80-85 kiloda esmerce birisiydi. Çok yakışıklı sayılmazdı ama tercih edileceği üzere bayağı erkeksi bir tipti. Jean bir pantolon ve vücuda oturan lacivert bir t-shirt giymişti. İlk izlenimim iyiydi, hoşuma gitmişti.
Selam diyerek gülümsedi. Elinde de iki kadeh beyaz şarap vardı. Ben Faruk dedi. Biraz kendinden bahsetti, bekarmış, parası nedeniyle bu işi yapıyormuş, biraz para biriktirdiğinde de bir cafe açacakmış falan.. Türkçe konuşuyordu tabii.. Ben de kem küm kendimi anlattım kısaca.. Ayrıntılara falan girmeni istemiyorum dedi, merak etme seni sıkacak hiç bir şey olmayacak burada.. Şimdi üstümüzü çıkarıyoruz ve şu beyaz şortları giyiyoruz dedi. Sonra banyoya geçeceğiz.. Beni beklemeden karşıdaki sedir şeklindeki oturağa arkası dönük vaziyette ilişti, önce t-shirtini sonra da kemerini ve pantolonunu çıkardı hemen arkasından da seri bir şekilde külodunu sıyırdı. İnanılmaz tahrik olmuştum, adeta şok oldum o anda.. Sırtı, omuzları ve kalçası çok hoştu ya da o an bana öyle gelmişti. Kalçaları hafif tüylüydü.. Sonra o halde ayağa kalktı ve beyaz şortu giydi, bir kaç banyo malzemesi kapıp içeriye girdi. Girerken de haydi soyun gel içeri dedi.
Ben de aynı şekilde soyundum ve şortumu giyip içeri geçtim. İçerisi büyüktü ve çok hoş bir şekilde sıcaktı. Işık çok daha loştu ve dinlendiriciydi. Musluklardan Damlayan sular yankı yapıyordu. Gel dedi Faruk önce biraz masaj yapacağım sana.. Önce biraz sabunlanmak lazım dedi tok sesiyle . Dev banyonun ortasında, bizim hamamlardakine benzer göbek taşı tarzı bir yer vardı ama dörtgen şeklindeydi, yuvarlak değildi. Ben kenarına oturdum o taşın. Faruk, sabunlu bol köpüklü sıcak su hazırlayıp, arkama geldi. Müthiş heyecanlandım. Yapılı bir adamdı ve yakınımdayken buna kayıtsız kalmam imkansızdı. Elindeki sabunlu kocaman lifi boynuma, omuzlarıma, sırtıma, karnıma, kasıklarıma, belime, kalçalarıma, şortumun ön tarafına ve bacaklarıma iyice sürdü. O arada zaman zaman çıplak eli de orama burama değiyordu. İnanılmaz etkilenmiştim. Soluğunu nerdeyse ensemde hissediyordum. Faruk kendini de güzelce sabunlayıp lifi kenara bıraktı. Sonra biraz daha kayarak iyice yaklaştı bana. Artık bazı yerlerimiz biribirine değiyordu. Sonra müthil bir şey oldu. Ellerini koltuk altlarımdan kaydırarak soktu ve doğrudan göğüsüme indirdi. Elektrik çarpmış gibi tahrik oldum, bir anda cinsel organım süratle serleşmeye başladı. Her iki meme ucum ve etrafı adamın avuçlarının içindeydi ve köpük içinde kayıyorlardı. Sonra ufak bir şok daha yaşadım, çünkü boynumu ve kulaklarımı ısırırcasına öptü Faruk. Elleri ve dudakları son derece sertti ama bu daha da hoşuma gidiyordu. Sonra elleri göğüsümü yoğurmaktan vazgeçti ve aşağı doğru kayıp, karnıma orada da kasıklarıma geldi. İnanılmazdı . Kasıklarımı okşarken, penisimin köküne de temas ediyordu. Mahvollmuştum hazdan. Hafifçe dönüp onun durumuna baktım. Vücudu gözüme çok hoş görünüyordu. Beyaz şortu ıslandığı için biraz şeffaflaşmıştı. Anlık bakışla gördüğümü biraz da beklentilerimle birleştirince, siyah kıllarla donatılmış bir erkeklik organı beliriverdi. Ama çok kısa bir an görmüştüm. Sonra Faruk şortumun içlerine girdi , kalçalarımın iki yanını kavradı, sıktı, sıkıştırdı. Sertleşmenin maksimum halini yaşıyordum. Şortumu indirebildiği ölçüde sıyırdı, yani kasıklarıma kadar inmişti şort. Sonra ateşli bir hamleyle arkamdan iyice yapıştı bana. Bu haldeyken, başını kolumun altından sokup memelerimi emmeye başlayınca ben de adeta kendimi kaybettim. Yüzü kıpkırmızı olmuştu. Ayağa kalktı ve şöyle sırt üstü uzan dedi. Dediğini yaptım. Kollarımı arkaya uzattım. Şortum Penisimin kök kısmı gözükecek kadar örtüyordu ancak. Ama Faruk onu tamamen çıkardı. Bacaklarımı olduğu yerde dikledi ve artık baldırlarımın altlarını mıncıklamaya başladı. Sonra şok bir şey daha oldu.. Faruk karşımda, şortunu çıkarıp attı. İnanılmazdı. Onun penisi de sertleşmişti, çok etkileyici gözüküyordu. Etrafı ve kasıklar kıllıydı ama bu kıllar belli uzunluğu geçmiyordu, bakımlı ve temiz olduğu belliydi. Biraz sana elektrik vereyim dedi kısık bir sesle . Bacağımı tekrar indirdi ve azıcıkta araladı . Sonra da üzerime yüzü koyun serildi. Kaygan penisi benimkiyle buluştuğunda, artık hazzın en tepesindeydim ben. Boynumu, ensemi öperken, elleri de anüs bölgesi ve kalçamdaydı . Üzerimde usulca kayıyordu ritmik hareketlerle. En çok ta gögüs kılları benim göğsümün uçlarına sürterken uyarılıyordum. Bir süre sonra kaktı ve az oturdu. Bak dedi, tam ilişki olmayacak ben bunu yapmam da yapamam da sen ne dersen de dedi. Biraz daha tahrik olacağız işlemi bitireceğiz okey mi dedi. Benim zaten cevap verecek bir halim yoktu.
Dön yüzü koyun yat dedi. Döndüm o da tekrar üstüme yattı, bu kez, organı kalçamdaydı. Müthiş bir zevkle beni okşamasını hissetmeye çalışıyordum. 15 dakika böyle devam etti. Ensemi ve kulağımı birkaç kez ısırdı. Kasıklarındaki kıllar belimi sıvazladı durdu. Bacakları da bacaklarımı..
Şimdi finale geldik dedi Faruk. Boşalma faslı yani. İstersen böyle devam edip, bitirelim ya da arzu ediyorsan sen bana bir program yap. Yani benim onu okşamamı temas etmemi falan istiyordu. Bu fikir çok cazip geldi, ikincisi dedim. Yorulduğu için uzandı ve gevşeyiverdi. Sonra bir an arkasına dönüp birşey söyleyeceğim ama yanlış anlama dedi. Şey dedi ağıza alma falan gibi bir şeyin var mı dedi. Yok hayır edim, bu kadarı da fazlaydı benim için. Okey dedi Faruk, bazıları o şevkle isteyebiliyorla da ondan söyledim. Gülümsedi yine.
Aslında, cinsel arzunun ağır basan o içgüdüsel tarafı olmasa, belki biribirimize elleyemezdik bile.. Ama, istekler bizi yönlendiriyordu işte.. Faruk, yan vaziyette cenin pozisyonunda yattı serbestçe saldı kendini. Gözüme çok tahrik edici geliyordu. İyice bir erkek önümde çırılçıplak teslim olmuş haldeydi. Omuzlarını avuçladığımda adeta elektriğe çarpılmış gibi hissettim. Teninin altında Kas olan her yeri ellerimi dolu dolu tatmin ediyordu. Genişçe sırtı sert dokusuyla daraldı ellerimin arasında ve kalça ve bacaklarıyla buluştu. Kalçası köşeli ve katıydı. Sıkça kahverengi tüylerle donanmıştı. Baldırlarının içlerini de sıktım, ellerim kaydı ve apış arasına dayandı. Sonra ön taraftan karnını sıktım, karnı daha gevşekti, yavaşça aşağıya indikçe siyahi tüyler daha da sıklaştı ve kalınlaştı. Malum yer beni müthiş uyarmıştı. O bölge çok yoğun kıllıydı. Daha da aşağı itince elimi, penisi işaret ve orta parmağımın arasında kaldı. Ih diye hafif bir ses çıkardı. Bense yine hafifçe oh sesi çıkarıverdim. Çok zevkli ve çok rahatlatıcı bir durumdu bu. Utanç, sıkılma duyguları yanında o kadar eziciydi ki kaptırıyordunuz kendinizi. Bu kez ben cenin pozisyonundayken, süratle belime doladı, kasıkları kalçama sıkıca dayanmıştı, sabunun etkisiyle gorç gluk gibi sesler çıkıyordu. Ancak penisi değmiyor gibiydi çünkü hissetmiyordum. Sonra inanılmaz bir cüretle eliyle penisimi kavradı. Haz doruğa çıktı. Nefesi kulağımın dibindeydi. 10 – 15 saniye sonra kasılarak boşalma yaşadım, ancak o anda bağırmıştım. Haykırma gibiydi, sonra peşpeşe oh’lar geldi benden, yığıldım kaldım. Çok iyi gelmişti. O boşalmadı, biraz profesyonel edasıyla takılıyordu sanırım. Yıkandı havlu sarındı. İzin istiyorum dedi. Çok memnun olduğunu söyledi. Giyindi ve çıktı. Keyifle yıkanmaya başladım, ama sonra huzursuz oldum, dışarıdaki Alman düşünürdü ki ? Kurulanıp, giyindim. Alman beni görünce gülümsedi, bardağın içindeki hesap fişini uzattı ve verdiğim parayı aldı. Yüzünde en küçük bir tepki sezmemiştim. Ya benim durumumu hiç bilmiyordu ya da tam profesyoneldi. Teşekkür edip ayrıldım.. Hızlı hızlı yürüyüp uzaklaştım. 3 ay sonra bu kez Berlin’de bir banyoya gittim, amaç aynı tabii. Mekan daha lüks ve rahatlatıcıydı. Ama partnerim kaba saba bir Adamdı. Anne Alman baba ise Yunanlıymış. Yine de güzeldi. Psikologla da görüştüm tekrar. Kararı benim vermem gerektiğini söyledi kısaca. Hala düşünme sürecindeyim.. Bakalım göreceğiz.. Saygı ve sevgiler..

Categories: Uncategorized

İlkler hep güzeldir (3)

No Comments

İlkler hep güzeldir (3)

Tekrar merhaba
önce ki hikayelerime aşağıda ki linklerden ulaşabilirsiniz.
http://xhamster.com/stories/ilkler-hep-g-uuml-zeldir-165056
http://xhamster.com/stories/ilkler-hep-g-zeldir-2-594608

Samet’in, arkadaşları ile beni paylaşması fikrini sunduğundan beri sevişmelerimiz daha bir ateşli oluyordu. Beni artık sürekli daha sert sikiyor, ilginç bir şekilde bu da daha fazla zevk almamı sağlıyordu. koca sikini yarısına kadar sokuyor sonra tüm vücuduyla birden yüklenip deliğimi genişletiyordu. bu belli bir amaç için yaptığını anlıyordum artık. beni onlara hazırlamak. sürekli tekrar eden sevişmelerimizle bir alakası var mıydı bilmiyorum ama popom sanki daha bi büyük geliyordu gözüme. bacaklarım artık daha biçimli, baldırlarımın kıvrımları daha bir hoştu. sametin’in aldığı elbiseleri çok daha beğenerek giyiniyordum. bazen giydiğim elbise üzerimdeyken beceriyordu beni. artık tam bir kadındım sanki.
Haziranın sonlarına gelmiş, okullar kapanmış, ve havalar yine ısınmıştı. kendimi cıvıl cıvıl ve çok neşeli hissediyordum. arkadaşlarımla dışarıda bişeyler içerken samet’in mesajı geldi. “haftasonu için ailenden izin alabilir misin?” diye soruyordu. “izin alabilirsem haber veririm” diye yanıtlarken sebebini sordum. “haftasonu olacak” diye yanıtladı. yüzüm birden kızardı. bacaklarım titremeye başladı heyecandan. arkadaşlarım “ne oldu tuhaflaştın birden diye sorunca”, güzel bir haber aldığımı söyledim. Akşam aileme bir bahane uydurdum. Arkadaşımın evinde doğumgünü kutlayacağız gibisinden birşeydi. Babam, alkolü abartmayın diye uyardı, içki içmediğimi bildiği halde.
Odama gidip Samet’e iyi haberi verdim. “tamam yavrum. heyecanla bekleyeceğim” diyerek cevapladı. hemen soyunup dökündüm yine. boy aynasının karşısında dakikalarca izledim kendimi. gayet iyi görünüyordum. dolabımdan kilitli kutumu çıkardım. bir kaç parça iç çamaşırımı denedim. mürdüm rengi dantel bir string de karar kıldım. altıma da daracık bir levis skiny pantolon. üstüme ise kısa kollu göbeği açık bir gömlek. evet, karşılarına böyle çıkacaktım. ben bile etkilenmiştim kendimden.
Cumartesi günü gelip çattı. 11:00 gibi evden çıkıp markete gittim. akşam yemek için sebze, meyve kuruyemiş filan aldım. içkileri onlar getirecekti. öğlen saat 14:00 civarı samet’in evine geçtim. bir süre çırılçıplak yatakta uzandım. sonra güzel bir duş aldım. vücut kremlerimi ve losyonları sürdüm vücuduma özenle. samet 19:00 gibi gelecekti. üzerime tek parça rahat bir elbise giydim. külodun ve pantolonun izi çıksın istemiyordum vücumda. akşam alkol alacağımız için elimden geldiği kadarıyla meze ve tok tutacak yemekler hazırladım. ana yemek bendim tabi. ama gelenleri aç bırakmak olmazdı. saat 19:00 a gelirken samet aradı. “bir şey lazım mı” diye sordu. “içkiler hariç herşey tamam. siz bişey isterseniz alın canım” dedim. “tamam 15 dk’ya evdeyiz” diyip kapattı. hemen yatak odasına gittim. daha önce karar verdiğim kıyafetleri giydim. hazırlığım tamamdı. ama heyecandan da ölmek üzereydim.
Kapı çaldı, koşarak açtım. Önden samet girdi. arkasından, ondan daha kalıplı 3 kişi daha. içeri girince Samet dudaklarıma bir öpücük kondurdu. yine kıpkırmızı kesilmiştim. tanışma faslına geçtik. Ali, Yusuf ve Harun. Ali elimi nazikçe tutarak yanağımın dudağa yakın bir kısmından öptü, Yusuf sadece elimi sıktı. Harun ise en rahat olanıydı. yanağımı uzatırken şık bir hareketle eliyle kalçamın üst kısmından tutarak beni hafifçe kendine çekti ve dudağımdan öptü. bende farkında olmadan dudağının altını kapıvermişim 🙂 üçünde de farkettiğim ilk şey ellerinin büyüklüğü idi. hepsinin de parmakları kocaman ve kalındı. benim penisimin kalkmış halinden çok daha kalın.
salona geçtik. ben sofrayı zaten kurmuştum. “biraz oturmak mı istersiniz yoksa hemen yemeğe geçelim mi diye sordum”. Harun “ben çok acıktım, hemen yesek güzel olur” dedi. diğerleri de olur diyince mutfağa geçtim. içeriden kahkaları geliyor, sesleri kalın olduğu için fısıltılarını bile rahatlıkla duyabiliyordum. içlerinden birisi samet’e “lan oğlum nerden buldun bu yavruyu. taş gibi” derken, bir diğeri “biz de evdekini karı diye koynumuza alıyoruz” diye araya girdi. beni beğenmişlerdi. tabaklara yemekleri koyup servis yaptım. yanından geçerken Harun rahat durmuyor, eliyle kalçalarıma temas etmek için her fırsatı kolluyordu. elime bir kadeh şarap alıp samet’in yanına oturdum. gerçekten de acıkmışlardı. “nerden söylediniz yemeği” diye sordu Yusuf. “ev yemeğine benziyor ama, güzel yapmış kim yaptıysa” diye tamamladı. Afiyet olsun o zaman diye gülümsedim. “sen mi yaptın yoksa” diye ünledi Ali. evet dedim. bakışmalar oldu. ellerine sağlık. ikinci yemekleri de koyduktan sonra şarabımı alıp müsade istedim. karşılarında ki kanepeye oturdum.
yemek faslı bitince hepsi kalkıp yamacıma oturdu. biraz sohbet ettik bu sırada. Samet’in eski iş arkadaşıydı hepsi. Demir döküm işinde çalışıyorlardı. heybetlerinin ve ellerinin kocamanlığının sebebini o zaman anladım. hepsi o gece olacakların bilincindeydi. ancak en ufak bir yeltenme dahi yoktu. tabi Harun’un minik tacizleri dışında. o bile gayet ölçülüydü bunu yaparken. ben bir kadeh şaraptan sonra rahatlamıştım. içkilerinizi getireyim isterseniz diyerek kalktım. bardakları, mezeleri, kuruyemişleri getirdim. dolaptan buz gibi biraları da çıkardım. servis yaptım hepsine. kendime de bir kadeh daha şarap alıp samet’in dizine oturdum. dudağından öpmeye başladım. Samet elinde ki şişeyi bırakıp elini açık göbeğime koyunca ürperdim. eli buz gibiydi 🙂 “yavrum benim, mis gibisin yine” diye iltifatlar etmeye başladı. öpüşmeyi bırakıp gözlerimi açtığımda üç erkeğin de önlerinin oldukça kabarmış olduğunu farkettim. bu onları rahatsız ediyor gibiydi. kadehimi kaldırıp, “hadi mutluluğa” diyerek kafama diktim. onlar da biralarını diktiler tepeye. biraz daha oturduktan sonra müsade isteyip banyoya gittim. daha önce hazırladığım kayganlaştırıcı kremi boca ettim kalçalarımın arasına ve içime. pantolonumu çıkarıp külot ve gömlekle geri geldim aralarına.
Ali ile Yusuf’un arasına oturdum. bir kadeh daha doldurdum. “çok sıcak olmadı mı sizce de, niye hala böyle oturuyorsunuz” diyerek kendimi bile şaşırtan bir laf ettim. Harun, “hay çok yaşa sen. pişik olacam şimdi burada” diyerek soyunmaya başladı. şuh bir kahkaha patlattım. külodu ile kalmıştı. oturdu yerine. diğerlerine döndüm, siz? diye sordum. Onlarla beraber Samet de ayağa kalkıp soyunmaya başladı. Ama o külot giymediği için pantolondan sonra çırılçıplak kalmıştı. Diğerleri de aynısını yaptılar. Gözlerim siklerindeydi elbet. sanki özenle seçilmişcesine önümde duran 4 yarak. samet haklıydı. hepsinin siki samet’in sikinden iriydi. Beni bir ateş bastı. ayağa kaltım usulca. Yusuf’un sert omzundan tutup destek aldım. tanrım, taş gibiydi. Harun önümde doğrulup gömleğimin düğmelerini tek tek açtı. sonra da dudaklarıma yumuldu. alttan bir çift el de külodumu sıyırıyordu aşağıya. ayağımın tek hareketiyle kurtuldum son kalan kıyafetimden. 4 erkek ve ben. çırılçıplaktık artık. harun, memelerimi hoyratça emiyor, uçlarını dişliyordu. iri elleriyle, kalçalarımı parçalarcasına kavradı. orta parmağını kaygan deliğimin etrafında biraz gezdirdikten sonra bir anda soktu içime. inanın yarrak yemiş gibi irkildim. sonra belimden bir çift el kavrayıp kucağına aldı beni. Ali’ydi bu. dudaklarımız birleşti onunla da. yüz yüze dönüp öpüşmeye devam ettik. kazık gibi olmuş aleti kalçalarımın arasında kaydırıyordu. hiç zorlanmadan kucağına aldı beni. kanepeye sırtımı verip bacaklarımı arkaya doğru iyice yatırdı. başını deliğime gömdü. dili mermi gibi deliğime girip çıkıyordu. zevkten offf çekiyor, saçlarını okşuyordum. ben başlayabilir miyim diye sordu diğer arkadaşlarından izin istercesine. herkez kuruldu bi köşeye. ellerinde bira şişeleri, diğer elinde yarrakları. samet’e baktım. göz kırptı. Ali’nin önünde doğrulup koca erkekliğini kavradım. parmaklarım kavuşmuyordu bile. Ağzıma aldım yavaşça. uuuhhhh diye bir inilti çıktı Ali’den. sonra hareketlerimi hızlandırdım. ağzımı siktiriyodum adeta. ellerimle sıvazlıyor, taşşaklarını okşuyor, ağzıma alıp emiyordum deli gibi. dur kız, patlıcam ağzına diyerek sikini başımdan ayırdı. tekrar az önce ki pozisyona getirdi beni. gözlerimi kapadım. koca sikinin kocaman başını deliğime dayadı. usulca bastırmaya başladı.
devamı gelecek 😉

Categories: Uncategorized

onunum 1

No Comments

onunum 1
Ben normal dürtülere sahip bir erkeğim. Daha doğrusu öyle sanıyordum. Zaman zaman bir erkekle olmanın nasıl olduğun merak etmişsem de fiiliyata hiç geçirmemiştim. Halim vaktim yerinde. Para karşılığında sekse hiçbir zaman sıcak bakmadım bugüne kadar. Gittiğim gece kulüplerinde, barlarda birçok kadınla tanışıp beraber olabiliyordum zaten.

Evimin sokağında bir apartmanda birkaç travesti yaşıyor. Geç saatlerde eve dönerken onları sokağın başında müşteri beklerken görüyordum zaman zaman. Geçtiğimiz günlerde yeni bir tanesi geldi. ılk gördüğümde çok etkilendim.

Uzun bir boy, son derece güzel bir fizik, uzun, sarı saçları ile benim diyen kadına taş çıkartacak bir afetti doğrusu. Dedim ya, bu taraklarda bezim olmadığından sadece arada sırada fantazilerimde yaşattım onu. Ancak neredeyse her gece onu evime giderken gördükçe cazibesine daha da kapılmaya başladım. Sonunda, oldukça da alkollü olduğum bir gece eve dönerken ona benimle gelmesini söyledim. Evime gittik. Bu işlerin acemisi olduğumdan ne yapacağımı, nasıl davranmam gerektiğini bilemiyordum.

Birer kadeh içki koydum. Ona açıkça para ile ilişkiye daha önce girmediğimi, onun yönlendirmesini istediğimi söyledim. Çok anlayışlı ve tecrübeliydi. güzel bir müzik koydu ve karşımda yılan gibi kıvranarak dans etmeye başladı. Sanırım olayın parasal boyutunu kafamdan silmemi, ona konsantre olmamı sağlamaya çalışıyordu. Başardı da… üstünden çıkardığı her parça ile sikim biraz daha büyüyordu.

Vücudu tahminlerimin de ötesinde güzeldi. Üstünde bir tek külodu kalmıştı. Odadaki ışığın loşluğundan ve gölgelerden olsa gerek, külodunun üzerinde hafif bir kabarıklık var gibi gelmişti bana, üstünde durmadım. Önümde dizlerinin üzerine çöktü. Pantalonumun önünü açtı, pantalonumu ve külodumu birlikte çekerek, ama aynı anda elleriyle bacaklarımı da okşayarak, çıkardı.

Sikimin ucunu ağzının içine aldı. Sadece sikimin başı ile oynuyordu. Küçük küçük yalıyor, dudakları ile sıkıca emiyordu. Sikim taş gibi olmuştu. Son zamanlardaki fantazim önümde diz çökmüş sikimi yalıyordu. ınlemeye başladım. Daha fazlasını ağzına sokmasını istiyordum. Söyledim, hatta ileri doğru hareket ettirmeye çalıştım. ınatla geri kaçıyor, fazlasını almıyordu ağzına. Bana rahat olmamı, keyif almamı ve olayın akışını ona bırakmamı söyledi. Bir yandan sikimin başını yalar ve emerken diğer yandan da bir eliyle taşaklarımı sıvazlıyor, sıkıyordu.

Bir süre sonra, beklemediğim bir anda tek bir hamlede sikimin tamamını boğazının derinliklerine kadar alıverdi. Dudakları kıllarıma kadar gelmişti. Öylece tuttu beni… sikimin tamamını ağzının ve kısmen boğazının içinde tutarak, mümkün olduğu kadar dilini oynatarak müthiş bir zevk veriyordu bana.

Sonra ileri geri gidip gelerek, kah sikimi bir dışarı çıkartıp diliyle oksayarak, kah boğazının derinliklerine kadar içine alarak bir süre oral sekse devam etti. ınanamıyordum. Hayatımın en güzel oral seksini yaşıyordum. Neredeyse boşalmak üzereydim, birden bıraktı saksoyu… “devam et ne olur” dedim. “Olmaz” dedi, “yavaş yavaş, acele etme”… taşaklarımı yalamaya, emmeye başladı.

O kadar sert emiyordu ki, bazen canım yanıyor, inliyordum. Koltukta ileri doğru iyice kaymış, neredeyse yarı yatar hale gelmiştim. ıyice altıma kaydı, taşaklarımı yalarken yavaşça götüme doğru kaymaya başlası dili. göt deliğime arada ufak dil darbeleri atıyor, eliyle de sikimi sıvazlamaya devam ediyordu. Müthiş hoşuma gitmişti. Yavaşça doğruldu, yüzünde hınzır bir gülümseme belirmişti. “Ne oldu” dedim, “yok bir şey” diyerek meme uçlarımı yalamaya başladı.

Yavaş yavaş boynumdan yukarıya çıktı, dudaklarımız kenetlendi. Dilini ağzımın içinde hissetim, ben de karşılık verdim. Hiç yaşamadığım bir tutku ile öpüşüyordum. Elimi kilodunun içine kaydırıverdim hızla. Amına ulaşmayı beklerken elimde kocaman bir yarak hissettim. Kısa bir şok geçirmiştim.

Gerçi bunun olma ihtimalini biliyordum, ama ona hiç konduramamıştım gözdüğüm zamanlarda. O kadar ‘kadın’dı ki! “Rahatsız mı oldun” dedi. Artık rahatsızlık duyacak noktayı geçmiştim. Bana o ana kadar tattırdığı zevkten vazgeçecek değildim. “Hayır” dedim, “devam et”.

Yeniden gülümsedi. Külodunu çıkardı. Gerçekten de, çok büyük değilse de azımsanmayacak bir yarak vardı önünde. Ve oldukça sertleşmişti. Arkasını dönerek üstüme oturdu. Sikimi göt deliğinin üstüne getirerek yavaşça başını deliğine soktu. Ufak ufak hareketlerle sikimin başını götüne sokuyordu. Onun bu işin profesyoneli olmasından ötürü göt deliğinin iyice geniş olacağını sanıyordum.

Evet, daracık değildi, ama çok genişlemiş de değildi. Anlamış olacak ki “bazı tekniklerim vardır” diyerek göz kırptı. Birden tüm ağırlığını üzerime vererek sikimin tamamını götünün içine alıverdi. Delice bir tempo tutturmuştuk. Çok zevk alıyordum. O ana kadar bile kendimi iyi tutmuştum.

“Dayanamayacağım, geliyorum” dedim. Hızla üzerimden kalkarak döndü, önümde diz çökerek sikimi yeniden boğazına kadar ağzına alarak emmeye başladı. Zaten dayanacak halim kalmamıştı.

Haykıra haykıra boğazına doğru boşalmaya başladım. Spermlerimin bir kısmı dudaklarının yanından dışarı akıyordu. Kalanını ise tamamen yutmuştu. Bir süre daha sikimi emdikten sonra yanıma oturdu.

Sarıldık, bir süre öyle konuşmadan, tenlerimizi hissederek dinlendik. “Hoşuna gitti mi” dedi. “ınanılmazdın” diye yanıtladım. “Bu daha başlangıç” diye gülümsedi yine. Birer kadeh daha içtik biraz konuşarak. Sonra “yatak odasına geçelim” dedi. Yatağa sırtım yukarıda kalacak şekilde uzanmamı söyledi.

Omuzlarımdan aşağıya doğru masaj yapmaya başladı. Siki tam göt yarığımın üzerindeydi. Garip bir haz duyuyordum bundan. Herhangi bir yarak değil, onun yarağının bana değmesi beni tahrik ediyordu. ırkilerek kalçalarımı hafifçe oynatmaya başladığımı hissettim. Farketmişti herhalde ki sikini daha çok bastırmaya başladı.

Sertliğini hissediyordum iyice. Sonra dilini sırtımda gezdirmeye başladı. Yavaşça kalçalarıma geldi. götümün yanaklarını ayırarak göt deliğime dilini sokup çıkarmaya başladı. “Değişik birşeyler denemeye açık mısın” dedi.

Ağzımdan sadece “sen ne istersen yapmaya hazırım” sözleri döküldü. Beni yüzüstü çevirdi. Dudaklarıma yapıştı yeniden. Delice öpüşüyorduk. Elimi tutarak sikine doğru götürdü. Sıvazlamamı istiyordu. ıtirazsız yerine getirmeye başladım. Dili ağzımın, siki avcumun içinde bir süre geçti. Sonra boynumdan başlayarak aşağıya kaydı. Sikimi yine boğazına kadar aldı ağzının içine. Sonra “bunu yapabilir misin?” dedi. “Denerim” diye yanıtladığımda kendim bile şaşırmıştım dediklerime.

Yatağa uzandı, “dene bakalım” diye gülümsedi. Sikine doğru eğildim. Sikinin başını ağzıma aldım. Garip bir duyguydu, ama hoşlanmıştım. Onun yaptıklarını aklıma getirip taklit etmeye çalışıyordum. Önce sikinin başını yaladım, emdim bir süre. Sonra yavaş yavaş daha çoğunu ağzıma sığdırmaya çalıştım. Tamamını alamıyordum, ama deniyordum. Nefes almakta zorlanıyordum. “Hepsini” dedi inleyerek.

Hem kendimi ona borçlu hissediyor, hem de bunu yapmayı gerçekten istiyordum. Zorlayarak gırtlağımı açmaya çalıştım. Ağzımı iyice bastırdım. Siki tamamen ağzımın içinde kaybolmuştu. Sikinin ucunu gırtlağımın derinliğinde hissedebiliyorum, ama başarmıştım. Yavaş yavaş hareket etmeye başladım.

kalçalarını ileri geri hareket ettiriyor, şaçlarımı okşuyorBir yandan ellerimle göğüslerini okşuyor, sıkıyor, bir yandan da tüm sikini ağzıma alarak emiyordum. O da gözlerini kapatmış, kıvranıyor, inliyor, kalçalarını ileri geri hareket ettiriyor, şaçlarımı okşuyor, arada sırada başımı sertçe sikine doğru bastırıyordu. “Boşalacağım, çık istersen” dedi.

Hayır anlamında başımı salladım. Aynı şeyleri yapmak istiyordum. Şiddetli kasılmalarla ağzıma boşalmaya başladı. Boğulacağımı sandım bir an. Öksürerek geri çekildim.

Spermlerinin bir kısmı dışarı sıçaradı, bir kısmı dudaklarımdan aşağı akıyordu, gerisini ise yutmuştum. Değişik bir tadı ve kokusu vardı. “Hoşlandın mı” dedi nefes nefese. “Evet” diye yanıtladım. Bir süre yanyana yattık, sigara içtik.

“Daha fazlasına hazır mısın” dedi. Ne sorduğunu anlamıştım. “Merak ediyorum aslında, ama emin değilim” dedim. “Pekala, başlarız, hoşlanmazsan dururuz” diyerek beni rahatlattı. Sikini kaldırmam için ağzıma uzattı.

Hiç bekletmeden aldım bu yeni oyuncağı ağzıma. Bir yandan elim bir yandan da ağzımla onu yeniden dirilttim. Beni ters çevirerek uzattı yatağa. Hiç bekletmeden göt deliğimi yalamaya başladı. Dilini sokabildiği kadar derine sokuyordu. “Kremin var mı” dedi. Başucumdaki çekmeceden daha önceleri kendimin kullandığı kremi ona uzattım.

Parmaklarını ve götümü kremledi. Bir parmağını göt deliğime bastırdı hafifçe. Kendimi kasmışım… “rahatla” dedi, “germe kendini”. Hafif masajlarla parmağını götümün deliğine sokmuştu. Ne hissettiğimi anlamaya çalışıyor, ama beceremiyordum.

Ardından ikinci bir parmağın zorlamasını hissettim. Onu da sokmuştu içime. Canım yanıyordu biraz. ınledim. “Beceremeyeceğim galiba, canım bu kadarla bile yandı, sikini alamam içime” dedim. “Peki istiyor musun” dedi. Biraz düşündüm, “istiyorum, ama çok zor” dedim. “Rahat ol, başta biraz canın yanar, alışırsın” dedi. Kendimi tamamen teslim etmiştim. götüm parmaklara alışmıştı zaten. Parmaklarını çıkardı. götümün altına bir yastık koyarak havaya kalkmasını sağladı.

Sırtıma, omuzlarıma masaj yaparak beni rahatlattı. Bu arada siki götümün yanaklarının içine girmişti bile. göt deliğimin üstünde hissediyordum onu. Bir eliyle masaja devam ederken diğer eliyle sikinin başını göt deliğime dayadı. O anda bile garip bir zevk hissettim. Kararlıydım artık, canım çok yansa da onu içime alacaktım. Hafifçe yüklendi. Sikinin sadece ucunu içime itti. Onu bir an önce almak istiyordum. Kalçamı geriye ittim, o da geriledi.

“Yavaş ol, canının yanmasını mı, zevk almayı mı istiyorsun” dedi. Yavaş yavaş hareket ediyor, her hareketinde biraz daha içime giriyordu. Herhalde üçte birini sokmuştu götüme ki canım acımaya başladı. Dişimi sıktım. Belli etmemeye, onun zevk almasını da engellememeye çalışıyorudum. “Hazır ol” dedi ve birden yükleniverdi. Sikinin tamamını sokmuştu götüme. Bir çığlık attım. Canım korkunç yanmıştı.

Öyle hareketsiz bekledi bir süre, bir yandan da beni okşuyor, güzel sözler söylüyordu: “merak etme, alışacak ve hoşlanacaksın güzel sevgilim”. Sonra yavaş yavaş hareket etmeye başladı. ılk kez birisi beni götümden pompalıyordu. Canımın acısı hafiflemiş, ama geçmemişti. Zevk filan almıyor, ama başladığımız işi, hiç değilse onun için bitirmek istiyordum. Bir süre götümünü içinde gidip geldi. Alışmaya başlamıştım. Birden acı kesildi, zevk almaya başladığımı farkettim. Artık ben de hareket ediyor, götümü ona doğru bastırıyordum. Yaklaşık onbeş dakika sikti beni öylece.

“Seni sikmemi istiyor musun, hoşuna gidiyor mu” diyor, ben de kendimden geçmiş halde “sik beni, sok yarağını götüme” diye bağırıyordum. Kasılmaya başlamıştı. “Geçen sefer tepsini alamadım, ağzıma boşal lütfen” dedim. Sikini içimden çıkardı, beni çevirdi ve ağzımın içine doğru fışkırmaya başladı. Spermlerinin tamamını yuttum. Yüzüme gelenleri de elimle temizleyerek ağzıma aldım. Nefes nefese idik. “Sıra sende” dedi o güzel gülümsemesi ile.

“Hayır” dedim, “hayatımın en güzel gecesini yaşadım. Bu kadarı yeter bu günlük. ” Sikmek için çağırdığım travesti beni sikmişti bütün gece. Ama değmişti. Üstelik de ona aşık olmuştum. “Hep seninle olmak istiyorum” dedim, “para sorun değil, çok kazanıyorum. Senin de çalışmana gerek yok, ikimize de yeter”. “Mesele para değil”, dedi, “ben bağlanmaktan korkuyorum. Ben de senden çok hoşlandım.

Bu kadar cilveli ve uzun sevişmem normalde müşterimle. Beni siker, gider, hepsi o kadar. Ama sen farklısın. Bunu şimdilik konuşmayalım. Yarın gece seni bana bekleyeceğim. Yeni sürprizlerim olacak sana. ” Sarıldık, öpüştük ve uzun, huzurlu bir uykuya daldık.Gönderen: onunum2003

Categories: Uncategorized

KOCAMI SİKTİM(ALINTI)

No Comments

KOCAMI SİKTİM(ALINTI)

Selam arkadaşlar, ben Kölnden katılıyorum. Adım Tijen, 24 yaşındayım. 4 yıllık evliyim ve mutlu bir evliliğim var. Kocam Cenk 28 yaşında. İkimiz de Üniversite mezunuyuz. Çocuğumuz yok, ikimiz de çalıştığımız için şimdilik çocuk yapmayı düşünmüyoruz, kısmetse 4-5 sene sonra.

Kocamla süper denecek seks hayatımız var, sikişmediğimiz gün yok nerdeyse (Adetli olduğum günler hariç tabii). Kocamla, Anal hariç (yani götten hariç) hemem hemen her türlü pozisyonda sikişiyoruz. Kocamla Pornofilimleri falan birlikte seyrederiz. Sikişmeye başlamadan önce mutlaka yarım saat birbirimize oral seks yaparız. Ben kocamın sikini yalarım, o da benim amımı yalar, sonra da çılgınca sikişiriz. Sikişirken küfürlü konuşmayı kocam da sever, ben de. Bilmiyorum neden ama yatakta küfürlü konuşmak çok hoşumuza gidiyor. Kocam bana ‘Orospu, Kahpe, Kaltak, Sürtük, Fahişe’ gibi kelimeler kullanır, ben de kocama ‘Yavşak, İbne, Pezevenk, Gavat’ derim. İkimize de her türlü Fantazi serbest. Kocam beni sikerken bazen, “Ananı sikiyim, Bacını sikeyim…” bile der. Sadece Fantazide kalacağını bildiğim için kocama kızmam. Yani sikişirken tüm frenleri bırakırız anlayacağınız. Ve kesinlikle birbirmizi orgazma ulaştırmadan sikişmeyi bitirmeyiz.

Yine aybaşım olduğu bir gece, kocamla girdik yatağa ve öpüşmeye başladık. Biraz öpüştükten sonra kocamın siki kalktı hemen. “Kocacığım Halam geldi…” dedim. (Aybaşım geldiği zaman hep Halam geldi derim. Bu, taa Türkiyedeyken kız arkadaşlarımla aramızda kullandığımız bir şifreydi.) Kocam bozuldu tabii, “Lanet olsun, ne güzel sikecektim amını. Oldu mu şimdi bu yaptığın Orospu!” dedi. “Napıyım? Elimde değil ya! Merak etme Saxofon çekerim kocacığım…” dedim ve sikini yalamaya başladım. Kocamı memnun etmek için elimden geleni yapıyordum. Saxofon çekerken de çok hoşuna giden şeyler söylüyordum, “Şu anda sikin annemin amına giriyor kocacığım, annemi sikiyorsun… Sikini bacım yalıyor şu anda!” gibi. Bu sefer Kocam nedense çok çabuk boşaldı ağzıma. Kafamı sikine bastırdı, “Yut döllerimi anasını siktiğimin orospusu! Hepsini yut kaltak!” dedi. Seve seve yuttum kocamın döllerini. Onun sikini yalamayı ve döllerini yutmayı çok severim.

Kocam boşalmanın, ben de kocamı boşaltmanın verdiği huzurla sarıldık, birbirimizi okşuyoruz. Kocamın eli durmadan arkama, götüme kayıyor. Elini yakalayıp getiriyorum göğüslerime koyuyorum okşasın diye, iki dakika göğüslerimi okşuyor, sonra eli tekrar götüme kayıyor. Ben de aybaşım olduğu zamanlar biraz sinirli olurum, “Çek elini ordan, yine başlamayalım aynı konuyu tartışmaya!” dedim ve elini yakaladım ve götümden uzaklaştırdım. Kocam dayanamadı, “Ne var amına koyum, sanki bir kere götten versen ne olacak! Amma da kıymetli götün varmış!” dedi. “Çok acıyormuş aşkım!” dedim. “Yaa, ne acıyacak, alt tarafı göt bu, alışır!” dedi. Kocama kızdım, “Tamam, sana götten verecem! Ama bir şartla!” dedim. Kocamın hemen gözleri ışıldadı, “Valla mı? Neyse şartın, kabul!” dedi ve elini götüme attı tekrar. “Dur bakalım, ağır ol! Şartımı duymadın daha!” dedim. “Söyle şartını, yerine getirecem!” dedi. Kocama, “Önce ben senin götünü sikecem!” dedim. Kocam, “Saçmalama be! Nasıl olacak o dediğin?” dedi. “Nasıl olacağı falan yok, benim götümü sikmek istiyorsan, önce sen bana götünü siktireceksin! İşine gelirse…” dedim.

Kocam, “Söyle bakıyım, nasıl sikecekmişsin götümü?” diye sordu. “Belden bağlamalı plastik yarakla!” dedim. Kocam böyle bir cevap ve çözüm beklemediği için, dut yemiş Bülbül’e döndü. Sonar, “Yaa saçmalıyorsun, olmaz o dediğin…” dedi. “Niye saçmalıyormuşum? Benimki alt tarafı göt oluyor da, seninki göt değil mi?” dedim. Kocam kıvırmaya başladı, “Yaa, ama ben erkeğim, olmaz…” falan dedi. “Valla sen bilirsin, birdaha da benim götüme sulanma…” dedim. “Yaa, şimdi belden bağlamalı plastik yarağı nerden bulacağız…” dedi. Ben de, “Mutlaka satılan bir yer vardır. Olmadı, Buzdolabında Salatalık’tan bol ne var?” dedim. “Demek öyle…” dedi, sinirlendi, yataktan çıktı, balkona sigara içmeye gitti. İki dakika sonra üstüme geceliğimi alıp, ben de balkona gittim. Sigaralarımızı içtikten sonra, balkon kapısını kapattık, yatağa dönüyoruz, “Hadi Buzdolabına bir bakalım…” dedi, beni mutfağa götürdü. Buzdolabının sebze bölümünü çıkardı, Salatalıkları döktü masaya, ciddi ciddi salatalık bakıyor! Tabii uyanık ya, gitti en küçük olanını seçti. “Haksızlık yok!” dedim ve kocamın sikinin ölçülerine en benzeyenini aldık, gittik yatağa…

Kocam, “Eee, nasıl olcak şimdi? Bu çok soğuk!” dedi. Salatalığı aldım, biraz avucumda ısıttım, ağzıma soktum, yarak yalıyormuşum gibi yaptım, ağzıma soktum çıkardım. Bu arada kocamın siki kalkmış, taş gibi sertleşmişti. Sırayla bir kocamın sikini yalıyordum, bir Salatalığı. Salatalık normal sıcaklığa ulaşınca kocama, “Domal ibne kocam!” dedim. Kocam önümde dört ayak pozisyonu aldı. Önce kocamın arkasına geçtim ve külodumu aşağı sıyırarak, amımı kocamın götüne sürtmeye, amımla götünü sikiyormuşum gibi hareketler yapmaya başladım. Kocamın çok hoşuna gitti bu hareketlerim ve şaka yollu, “Sik götümü erkeğim, geçir yarağını götüme!” gibi şeyler demeye başladı. Şaka gibi söylüyordu, ama sanki gerçekten götünden sikilmek istiyor gibi bir hali vardı. Az sonra, elleriyle kalçalarını ayırdı ve “Hadi Salatalığı sok götüme artık karıcığım…” dedi. Külodumu tekrar yukarı çektim, Salatalığı elime aldım. Salatalığın ucunu kocamın göt deliğine değdirdiğimde, kocam önce bir irkildi, sonra hareket etmeden bekledi. Ben Salatalığı kocamın götüne ittiriyorum, fakat sokamıyordum. Kocam, “Götümün deliğine ve Salatalığın ucuna tükür de öyle sok!” dedi. Tükürdüm, yeniden denedim. Evet birazını sokabildim, fakat böyle olmayacaktı…

Aklıma bebeyağı geldi. Kocama, “Dur bir saniye, bebeyağı dökeyim biraz!” dedim. Çekmeceden bebeyağını aldım, kocamın götüne ve Salatalığa bolca döktüm, yağladım. Sonra yeniden denedim. Evet, Salatalık bu sefer kocamın götüne çok daha rahat giriyordu. Birkaç denemeden sonra, kocam artık hiç zorlanmadan Salatalığın nerdeyse tamamını götüne alabiliyordu. Ben de artık Salatalığı daha hızlı hızlı sokup çıkarıyordum, ve arada sırada, sanki tornavidayla vida söküp takar gibi, Salatalğı kocamın götü içinde sağa sola çeviriyordum. Dikkatimi çekti, kocamdan hiç bağırtı falan gelmiyordu, “Hiç mi acımıyor kocacığım?” diye sordum. Kocam, “Manyakmısın, ne acıması? Aksine çoook zevkli, devam et, durma, daha hızlı sok çıkar karıcığım!” dedi. Nerdeyse zevkten mutluluktan inleyecek! Doğrusu kocamın bu kadar çok zevk almasına şaşırmıştım. Bileğim yorulana kadar salatalığı soktum çıkardım kocamın götüne. Sonra yatağın başucundan bir yaprak kağıt havlu koparıp, Salatalığı içine sarıp sehpaya bıraktım…

Kocam dörtayak pozisyonundan doğruldu ve sanki bir Kaplanın avına yaklaşır gibi arkama geçti, belimden bastırarak, bu sefer o beni dörtayak domalttı önüne. Sonra külodumu (kanlı Pedimle birlikte) çıkardı bacaklarımdan. Sonra da kalçalarımı bir eliyle ayırarak, götümü, götümün deliğini incelemeye, kurcalamaya başladı. Kocam bir çocuk gibi seviniyordu. İlk defa sesimi çıkarmıyordum, kocamın götümle bukadar haşır neşir olmasına müsade ediyordum. Eee, kocam sözünü tutmuş, Salatalıkla da dahi olsa, götünü bana siktirmişti. Artık kaytaracak durumum kalmamış, mecburen kocamın götümü sikmesine izin verecektim. Kocam da yıllardır arzuladığı götümü sikme emeline kavuşacağı için, sanki Ameliyat yapacak Operatör Doktor edalarıyla, bebe yağını, kağıt havluyu ve Salatalığı yanıbaşına hazırladı. Sonra aynı benim ona yaptığım gibi, o da aynısını yaptı, götümün deliğine ve Salatalığa bebeyağını sürdü. “Hazır ol Orospu!” dedi ve Salatalığı yavaş yavaş götüme sokmaya başladı…

Salatalık götüme ilk girerken biraz acı duydum ve (biraz da abartarak) “Ayyyyyyy! Anaaaammm!” diye bağırdım. Kocam, “Sus anasını siktiğimin orospusu, bağırma, sike sike dayanacan, ben nasıl aldımsa, sen de alacan!” dedi ve Salatalığı götüme sokmaya devam etti. İnanırmısınız, az sonra hoşuma bile gider oldu. Kocam Salatalıkla götümü biraz alıştırdıktan sonra, Salatalığı bıraktı ve “Şimdi götün gerçek yarak görsün orospu!” dedi. Sikine (ve götümün deliğine tekrar) bebeyağı döktü, arkamda pozisyonunu aldı, sikinin kafasını soktu götüme. Belimden tutarak beni kendine doğru çekerek, sikini bastırdı götüme. Yavaş yavaş hepsini soktu. İnsanın götüne Salatalık girmesine falan benzemiyordu, götüne gerçek sikin girmesi çok daha güzel, çok daha zevk vericiydi. Hele kocam götüme seri birşekilde gidip gelmeye başlayınca, nerdeyse zevkten uçacaktım. “Bastır! Daha hızlı sok! Daha hızlı!” diye bağırıyordum. Kocam, “Vay amına koduğumun Fahişesi, vay Kaltak vay, demek hoşuna gidiyor ha! Orospu, yıllarca yalvarttın beni, siktirmedin götünü, şimdi (Daha hızlı sok!) diye bağırıyorsun! Ananı bacını sikeyim senin!” diye iyice hızlandı. Saçlarımdan asılarak, götüme şaplaklar atarak sikiyordu götümü.

Sikişmekten hiç bukadar zevk aldığımı hatırlamıyordum. Kendime inanamıyordum, götten sikilirken amımdan orgazm oluyordum, hemde adetliyken, aybaşılı aybaşılı! Sonunda kocam da orgazm oldu ve götüme boşaldı. Sikini götümden çıkardıktan sonra döndüm, yaladım kocamın sikini. İkimiz de yorulmuştuk. Gidip balkonda birer orgazm sonrası sigarası içtikten sonra, birlikte duş alıp girdik tekrar yatağa. Birbirimize sarıldık, uzun bir süre bu yeni göt sikme tecrübemiz hakkında konuştuk. Kocam sordu, “Nasıldı, çok farkı varmıydı, götten salatalıkla sikilmekle gerçek sikle sikilmenin arasında?” diye. “Sorduğun şeye bak! Tabii ki götüne gerçek sikin girmesi daha zevkli. Fakat ben ne desem boş, aslında senin götüne de salatalık yerine gerçek bir sik girse anlarsın…” dedim. Bunun üzerine kocam bana şöyle ters ters bir baktı, “Ne demek istiyorsun?” diye sordu. “Hiiç… Düşünsene, sen benim götümü sikerken, aynı anda birisi de senin götünü sikse? Nasıl Fantazi ama? Ne dersin?” dedim. Kocam da, “Valla Eşeğin aklına karpuz kabuğu düşürdün şimdi…” dedi. Biraz daha bu Fantaziyi konuştuk, sonra birimize sarılarak uyukuya daldık…

Categories: Uncategorized
adıyaman escort